Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA’NIN TÜRKÇECILIĞI: “TÜRKÇEM BENIM SES BAYRAĞIM (TÜRK DIL KURUMU KOÇAKLAMASI)” ÖRNEĞI(2023) YILDIZ, AlperCumhuriyet dönemi Türk edebiyatının üretkenliği ve yenilikçiliğiyle tanınan ve en önemli şairlerinden olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çağdaş Türk edebiyatında deneyselciliği, özgünlüğü ve Türkçeciliği bakımından özel bir konuma sahiptir. Dağlarca, şiir yaşantısının bir döneminden itibaren öz Türkçe söz varlığıyla şiirler yazmış ve şiirlerinde de öz Türkçeciliği savunan bir yaklaşım sergilemiştir. Fazıl Hüsnü Dağlarca, şiirlerinde Türkçeye yüklediği özel anlam ile Türkçenin Sadeleşme Hareketi’ne katkı sağlayan en önemli isimlerden birisi olmuştur. Bu çalışmada onun Türkçeye gösterdiği değeri net olarak görebileceğimiz Türkçem, Benim Ses Bayrağım (Türk Dil Kurumu Koçaklaması) eserinden hareketle Dağlarca’nın öz Türkçe üzerine düşünce ve yaklaşımları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.Öğe ESKİ TÜRKÇEDEN NİĞDE AĞZINA UZANAN BAZI KELİMELER(2024) ÖZDEMİREL, SeyfettinTürkiye Türkçesi yazı dilinde Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca vb. yabancı kökenli kelimelerin varlığı bilinmektedir. Bu durum Türkiye Türkçesi ağızlarında da mevcuttur. Yani yabancı kökenli kelimelerin varlığı ağızlarda da kendini göstermektedir. Bunun yanı sıra günümüz yazı dilinde kullanılmayan pek çok Eski Türkçe kelime, varlığını yazı dilinde değil ağızlarda devam ettirmektedir. Çalışmanın merkezi olan Niğde yöresi de Eski Türkçe söz varlığında görülen pek çok sözcüğü bünyesinde barındırmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı Eski Türkçeden Niğde ağzına uzanan kelimeleri tespit etmektir. Türkçenin en eski belgelerinden olan Orhun Yazıtları başta olmak üzere takip eden yüzyıllarda kaleme alınan Kutadgu Bilig ve Dîvânu Lugâti’t-Türk gibi önemli eserler Türk dili çalışmaları açısından son derece önemli kaynaklardır. Niğde ağzında konuşulan bazı kelimeler ile bu kaynaklarda yer alan kelimeler arasında benzerlikler bulunmaktadır. Yöre ağzında tespit edilen kelimelerin Eski Türkçedeki varlığı ve günümüze kadar gelişi Orhun Yazıtları, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Kutadgu Bilig, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Türkçe Sözlük ve Derleme Sözlüğü gibi eserlere bakılarak tanıklanmaya çalışılmıştır.Öğe HÜSEYIN NIHAL ATSIZ’IN ESERLERINDE GÖRÜLEN ESKICIL ÖGELERIN ANADOLU AĞIZLARINDAKI İZLERI(2023) Özdemirel, SeyfettinHüseyin Nihal Atsız; Türkolog, şair, yazar, edebiyatçı, tarihçi, düşünür, öğretmen ve akademisyen kimliğine sahip çok yönlü bir fikir adamıdır. 12 Ocak 1905’te İstanbul’da doğan Atsız, ilköğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman okulları, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa ilk mektebi ve Haydarpaşa’daki Osmanlı İttihad Mektebi’nde; ortaöğrenimini ise Kadıköy ve İstanbul Sultânîsi’nde tamamlamıştır. 1926 yılında İstanbul Dârülfünûn’da Edebiyat Bölümü’ne kaydolan Atsız aynı yıl askerlik vazifesi için göreve çağrılmıştır. Askerlik görevini yerine getirdikten sonra 1930 yılında Edebiyat Fakültesi’nden mezun olmuştur. Hocası Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü’nün de isteği üzerine 1931 yılında asistanlık görevine başlamıştır.2 Atsız, daha çok önemli bir fikir adamı olarak görülse de edebi yönü hiç azımsanamayacak kadar güçlüdür. Yazdığı eserlerde bu durum açıkça görülmektedir. Ercilasun’a göre Atsız’ın şiirleri edebiyat tarihi derslerinde okutulacak niteliktedir. Romanları da çocuk romanları olarak görülmemeli, sanatkârane bir ruhla işlendiği anlaşılmalıdır. Örneğin Bozkurtlar romanı çok kahramanlı yapısıyla ilktir ve belki de bu alanda tektir (Erdoğan-Çakır, 2020: 16-19).Öğe TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA BENZETME YOLUYLA KURULMUŞ BAZI ORGAN VE HASTALIK ADLARI(Çağ Üniversitesi, 2023) Özdemirel, SeyfettinTürkiye Türkçesi ağızları üzerine yapılan ilk çalışmaların yabancı araştırmacılar tarafından yapıldığı, sonraki yıllarda ise Türk araştırmacıların bu alana yöneldiği bilinmektedir. Uzun yıllardır devam eden çalışmalar sayesinde bu alanda önemli ilerlemelerin kaydedildiği görülmektedir. Bu ilerlemeler; metin, sözlük, derleme, inceleme, söz varlığı, tasnif gibi çeşitli alanlarda gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın konusunu Türkiye Türkçesi ağızlarında benzetme yoluyla kurulmuş bazı organ ve hastalık adları oluşturmaktadır. Hastalıkların organlar üzerinde oluşması sebebiyle bu çalışmada organ ve hastalık adlarının birlikte ele alınması gerekli görülmüştür. Çalışmanın amacı ise benzerlik kurularak oluşturulan bu ifadelerin tespit edilmesi, Türkiye Türkçesi ağızlarında benzetme yoluyla kurulmuş organ adları ve Türkiye Türkçesi ağızlarında benzetme yoluyla kurulmuş hastalık adları gibi başlıklar altında tasnif edilmesidir. Aynı zamanda bu ifadeler; ses bilgisi, şekil bilgisi ve anlam bilimi gibi açılardan da değerlendirilmiştir. Sonuç olarak benzerlik yoluyla oluşturulan bu kavramlara bakıldığında bazılarının Arapça, Farsça, Ermenice gibi dillerden Türk diline girdiği görülmektedir. Bazı ifadelerin argoda kullanıldığı, bazı ifadelerin ise doğrudan şekil benzerliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Öğe Bilgisayar Oyunlarındaki İfadelerin Günlük Dile Yansımalarına Birkaç Örnek(2023) Özdemirel ,SeyfettinTeknolojinin çok hızlı bir şekilde geliştiği bu çağda, modern araç ve gereçler de hayatın merkezinde kendine yer bulmakta çok fazla zorlanmamaktadır. Özellikle yeni nesil, modern hayata ve onun getirdiklerine hızlı bir şekilde uyum sağlamış gözükmektedir. Bu uyumu iş, eğitim ve sosyal hayat olmak üzere pek çok alanda görmek mümkündür. İnsanoğlunun bu alanlardaki teknolojik faaliyetlere ve internet olanaklarına kolayca ulaşabilmesi internet kullanımının da fazlalaşmasına yol açmaktadır. Bunun sonucunda internet kullanımına olan ilginin giderek arttığı ülkemizde bilgisayar oyunlarına olan ilginin de giderek arttığı görülmektedir. Bilgisayar oyunlarının gün geçtikçe hayatın her alanında kendine yer edinmesi ve kullanılması farklı disiplinlerde çeşitli etkilere sebep olmuştur. Bu etkilerden bir tanesi ise Türkçede bazı terimlerin ortaya çıkmasıyla kendini göstermiştir. Bu terimler, günlük hayatta ve konuşma dilinde farklı Bilgisayar Oyunlarındaki İfadelerin Günlük Dile Yansımalarına Birkaç Örnek 1163 www.turkishstudies.net/language anlatım teknikleri, semboller ve ifadelerin kullanılması olarak karşımıza çıkmaktadır. Biraz İngilizce veya farklı bir yabancı dil bilgisi olan insanların anlayacağı bu terimler gün geçtikçe Türkçede yerini almaktadır. Yani sokakta, günlük hayatta, okulda, evde vb. yerlerde kullanılan bu kelimeler birden anlaşılmamakta ve insanları düşündürmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı bilgisayar oyunlarında kullanılan bazı ifadelerin sanal ortamından çıkarak günlük dile yansıması üzerinedir. Tespit edilen kavramların daha çok yardımcı fiil kullanılarak oluşturulduğu görülmektedir. Aynı zamanda yapım eki ile kurulan bazı kavramlar da bulunmaktadır.Öğe NİĞDE (DÜNDARLI KASABASI) YÖRESİNDEN DERLEME SÖZLÜĞÜ’NE KATKILAR(Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2021) Özdemirel, SeyfettinÖz: Türkiye Türkçesi ağızları üzerine yapılan çalışmalar yörenin dil özelliklerini belirlemek için yapılacağı gibi söz varlığını tespit etmek için de yapılabilir. Bu balamda metin derlemesi ve sözcük derlemesi çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmada da metin derlemesinden ziyade Derleme Sözlüğü’nde yer almayan kelimelerin tespit edilerek sözlüğe kazandırılması amaçlanmıştır. Öncelikle Niğde yöresinden derlediğimiz ve Derleme Sözlüğü’nde yer almayan kelimeler sözcük gruplarına göre tasnif edilmiş ve daha sonra Derleme Sözlüğü’nde bulunup anlamı farklı olan kelimeler çalışmaya eklenmiştir. Bu çalışma sohbet ortamından doğan bir farkındalıkla ortaya çıkmış ve yaklaşık bir senelik derleme çalışmasının ardından Derleme Sözlüğü’nün de incelenmesiyle veriye dökülmüştür. Tespit edilen her kelimenin daha iyi anlaşılması için örnek bir cümle kurulmuştur. Aynı zamanda örnek cümlenin yanında kaynak kişisi de belirtilmiştir. Ağız çalışmalarında kullanılan çeviri yazı işaretlerine de yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türkiye Türkçesi Ağızları, Niğde Yöresi, Ağız Çalışması, Derleme Sözlü, Söz VarlığıÖğe Üstkurmaca Olarak İlhan Tarus’un “Bir Adamın On Senelik Hayatı” Öyküsü(2022) SAKIN, HASANÜstkurmaca, postmodern edebiyatın ana kurgu eğilimidir. Kavramın sınırları postmodernizm bağlamında çizilmiş olsa da hem teori hem de uygulama açısından üstkurmacanın uzun bir tarihi vardır. Üstkurmaca; gerçeklik yanılsamasının yıkılması, okura seslenme, yazma sürecinin sorunlarına yönelik ilgi gibi bazı temel işaretlerle farklılaşmaktadır. Edebiyatın iç ve dış gerçekliğe yönelik ilgisinin yıkılması ve tamamen yazma sürecinin konu edilmesi üstkurmacanın ayırıcı özelliğidir. İlhan Tarus’un “Bir Adamın On Senelik Hayatı” başlıklı öyküsü de bir üstkurmaca örneğidir. Postmodernist üstkurmaca ile diğer dönemlere ait üstkurmaca arasında bazı farklılıklar vardır. Bu yazıda, öykünün üstkurmacanın hangi özelliklerini yansıttığı ve yazarın kurmaca sorunlarına getirdiği yorum üzerinde durulmuştur. Bu yorum ile yazarın genel sanat anlayışı arasındaki ilişkiler de irdelenmiştir.Öğe REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN SALGIN ÖYKÜSÜNDE HASTALIK, TOPLUM VE BÜROKRASİ(2021) SAKIN, HASANSalgınlar insanlık hafızası üzerinde derin izler bırakan olaylardır. Tarih boyunca pek çok kez pandemi boyutuna varan salgınlar yaşanmıştır. Son yıllarda Çin’de baş gösteren koronavirüs salgını bir pandemiye dönüşerek bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Bu durum, salgınların insan hayatı üzerindeki etkilerini çeşitli açılardan incelemeyi zorunlu kılmaktadır. Sanatla toplum arasındaki sıkı bağ göz önüne alınırsa salgınların sanatsal eserlere konu olmaması düşünülemez. Çalışmamızda, Anadolu’nun ücra bir köyünde yaşanan bir salgın olayını konu edinen Reşat Nuri Güntekin’in Salgın isimli eserini ele alacağız. Bir uzun öykü olan bu eserde olaylar II. Meşrutiyet döneminde geçmektedir. Öyküde salgın hadisesi hem toplumdaki batıl inançların yarattığı yanlış algıları hem bürokrasideki yozlaşmayı gözler önüne sermek için bir vesileden ibarettir. Karlıbel köyünde yaşanan salgın karşısında köylüler kaderci bir tavır takınmakta ve köy öğretmeninin akılcı tedbirler alma teklifini reddetmektedirler. Öte yandan bürokratların salgın karşısındaki tutumları da kurumlardaki yozlaşmanın “salgın” derecesinde yaygın, tehlikeli ve bulaşıcı olduğunu göstermektedir. Kurumlardaki yozlaşmaya karşı mücadele eden kişinin bir öğretmen olması ise tarihsel ve sosyolojik açıdan anlamlıdır. Öğretmen Cevdet salgın karşısında hem köylülerle hem de bürokratlarla mücadele etmektedir. Bu çerçevede Cevdet eğitim kurumuna Türk modernleşmesi bağlamında yüklenen sorumluluğu üstlenmiştir. İdealist bir öğretmen olan Cevdet’in mücadele ettiği salgın hem hastalığın kendisidir hem de toplumdaki geriliğin ve bürokrasideki yozlaşmanın bir alegorisidir. Böylece salgın idealist bir öğretmenle toplum ve bürokrasi arasındaki mücadele alanı hâline gelmiştir.Öğe CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ÖYKÜLERİNDE MERKEZ-TAŞRA BAĞLAMINDA YOL KRONOTOPU VE ANLATICI İLİŞKİLERİ(2021) SAKIN, HASANTaşraya yönelik ilgi II. Meşrutiyet’ten sonra devlet politikası haline gelmiş, Cumhuri yet döneminde bu politika devam ettirilmiştir. Taşraya ulaşmak için öncelikle fiziksel mesafenin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Cumhuriyet döneminde yolculuk böylece siyasal-toplumsal bir işlev üstlenmiştir. Dönemin yolculuğa yüklediği bu işlev, kurmaca eserlere yansımış ve yolculuk Mihail Bahtin’in tanımladığı şekliyle bir krotonopa dönüşmüştür. Bu çalışmada belirli kriterlere göre seçilmiş Cumhuriyet dönemi öykülerinde merkez ile taşra arasında yapılan yolculukların anlatıcı seçimini şekillendirmesi üzerinde durulmuştur. İlgili örneklerde merkezden taşraya yapılan yolculukları anlatan öykülerde büyük oranda birinci şahıs anlatıcı, taşradan merkeze yapılan yolculukları anlatan öykülerde ise bütünüyle üçüncü şahıs anlatıcı kullanıl dığı tespit edilmiştir. Böylece taşraya yolculuk yapan merkez kökenlilerin genellikle kendi deneyimlerini kendi ağızlarından anlattıkları, buna karşılık merkeze yolculuk yapan taşra kökenlilerin öykülerinin ise daima üçüncü şahıs anlatıcı tarafından do laylı bir şekilde aktarıldığı görülmüştür. Denebilir ki bütün anlatıcılar merkez kökenli dir; taşra kökenlilere anlatıcı konumu verilmemiştir. Bunu ortaya koyabilmek için Cumhuriyet dönemi olarak adlandırılan 1923-1950 yılları arasında öykücü kimliğiyle tanınmış 19 yazar seçilmiş ve bu yazarların ilgili dönemde yayımladıkları öykü kitap ları taranmıştır. Bu öykülerden yalnızca taşradan merkeze ve merkezden taşraya yapılan yolculukları anlatan örnekler değerlendirmeye alınmıştır. Öyküler öncelikle birinci ve üçüncü şahıs anlatıcılara göre ayrılmış; ardından bu ayrımın merkez ile taşra arasındaki yolculuğun yönüyle ilişkisi irdelenmiştir.Öğe BİRİNCİ ŞAHIS ANLATILARINDA BİLİNÇ SUNUMU: SAİT FAİK ABASIYANIK VE AHMET HAMDİ TANPINAR ÖRNEKLERİ?(2021) SAKIN, HASANBirinci şahıs anlatılarında da bir karakterin bilincini sunmak mümkündür. Üçüncü şahıs anlatılarından farklı olarak, birinci şahıs anlatılarında anlatıcılar yalnız kendi bilinç içerik lerini sunabilirler. Bunun için de farklı teknikler kullanılmaktadır. Bu çalışmada Dorrit Cohn’un Şeffaf Zihinler isimli çalışmasındaki terminoloji kullanılarak birinci şahıs anlatıla rında bilinç sunumunun sınırları çizilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte ağırlık noktası geriye dönüşlü teknikler üzerinde toplanmıştır. Bu bağlamda, anlatıcılar geçmişe döner ken iki temel perspektif kullanmaktadır: Geçmişi söylem zamanındaki konumlarından analiz ve tefsir ederler ya da sonradan edindikleri herhangi bir yargı ya da yorum bildir mezler. Bu çerçeve içinde, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Sait Faik Abasıyanık’tan alınan öykülerle Cumhuriyet dönemi Türk öykülerindeki iki karşıt kutup saptanmıştır. Cumhu riyet dönemi öykülerinde, Tanpınar’ın temsil ettiği tefsir ve analiz geleneği genel olarak hâkim olsa da Sait Faik’te olduğu gibi bazı avangard girişimlere de rastlanabilmektedir. Bu bağlamda, ilgili öykülerin çözümlenmesi ikili bir fayda sağlayacaktır. Öyküler, hem tipik birer örnek oldukları için Cohn’un çizdiği teorik çerçeveyi örneklendirmek açısından kul lanışlıdırlar, hem de Cumhuriyet dönemi öykücülüğünde bilinç sunumunun olanaklarını göstermeye yarayacaklardır.Öğe Niğde yöresinden (dündarlı kasabası) derleme sözlüğü’ne katkılar II(2021) Özdemirel, SeyfettinTürkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü uzun çalışmaların sonucunda ortaya çıkmış önemli bir kaynaktır. Kelime bakımından çok zengin bir içeriğe sahip olmasına rağmen pek çok söz varlığı çalışması ile bu önemli kaynağa yapılan katkılar devam etmektedir. Bizim de bu amaçla ortaya koyduğumuz çalışma metin çalışmasından ziyade daha çok sözlük odaklı olup kelimelere yöneliktir. Çalışma, Niğde ilinin Dündarlı kasabasının söz varlığını ortaya koymak için yapılan “Niğde Yöresinden (Dündarlı Kasabası) Derleme Sözlüğü’ne Katkılar” başlıklı yazının devamı niteliğindedir. Yöreden derlenen kelimelerin çokluğu bizi bu çalışmanın ikincisini yazmak için teşvik etmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı bölge halkından derlediğimiz kelimeleri Derleme Sözlüğü’ne kazandırmaktır. Tespit edilen kelimeler Derleme Sözlüğü’ne bakılarak sözlükte yer almıyorsa “Derleme Sözlüğü’nde Bulunmayan Kelimeler” başlığı altında; sözlükte yer alıyorsa “Derleme Sözlüğü’nde Bulunan Ama Anlamları Farklı Olan Kelimeler” başlığı altında olmak üzere iki bölümde sınıflandırılmıştır. Kaynak kişilerle yaptığımız görüşmeler sonucunda elde ettiğimiz söz varlığının daha iyi anlaşılması için örnek cümlelerle anlam zenginleştirilmiştir.Öğe Comparative literature at universities in Turkey(2021) Şahin, ElmasIn Turkey both the theoretical and practical several studies have been done in the context of the definition, nature and methods of comparative literature; however, most of the studies are far from understanding the comparative literature. It is a fact that the discipline comparative literature compares "what, how, why" has not been fully understand, and that the definitions, scopes and methods of comparative literature lead to confusions, misunderstandings, misperceptions or wrong approaches when literary studies in Turkish are reviewed. In this respect, this study deals with the present state of comparative literature studies at Turkish universities related to the theory, perception and application of comparative literature scholarship in Turkey and focuses on significant mistakes made in the theory and practice related to the comparative literature whose main function is to examine at least two different nations' literatures, interactions between literatures.Öğe Esrar dede tezkiresindeki istitrâdlardan hareketle mevlevî şairlerde mahlas alma geleneği(2021) Köroğlu, Ali HüsameXVIII. yüzyılın şair ve tezkirecilerinden Esrar Dede’nin (d.1162/1748-ö.1211/1796) Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’si Mevlevî şairlere tahsis edilmiş ilk zümre tezkiresi olarak dikkat çekmiştir. Esrar Dede, Şeyh Galib’in tavsiyesiyle kaleme aldığı eserinde Mevlevîliğe ait çeşitli bilgiler, terimler, anlayışlar, dikkatler vb. hususlar yer almaktadır. Tezkirede bu hususlar işlenirken istitrâd(arasöz) üslubuna da yer verilmiş ve bu üslup özelliğinden hareketle insana ve onun oluşturduğu kültüre ait değerleri bulmak mümkündür. Mahlaslar, şairlerin takma adları olarak kullanılmasının yanında edebî bir gelenek olarak divan edebiyatı süresince edebiyatımızın bir açıdan düşüncesini aksettirmesi yönünden de önem arz etmiştir. Divan edebiyatı geleneği içinde şairlerin mahlas seçiminde diğer şairlerden farklı olma, şairlik yönü zayıf olan şairlerle karıştırılma endişesi, dikkat çekici olma gibi faktörler etkiliyken Mevlevî şairler arasında bu etkilerin yanında Mevlevîliğe ait tutumların da etkisi olduğu görülmüştür. Çalışmamızda istitrâdlardan hareketle bu tutumların neler olduğu üzerinde durulacak, Mevlevî şairlerinin mahlas almada temel hareket noktaları tespit edilmeye çalışılacaktır.Öğe Poem on the Lisbon Disaster(2019) Tümkaya, Ahmet Selim; Topuz, MetinThe poem called Poéme sur le désastre de Lisbonne, written by Voltaire in 1755 and published in 1756 deals with the Lisbon earthquake that took place in 1755. This earthquake had a profound impact on the European thinkers of that age. Voltaire, Rousseau, Kant and important theologians of that age have put forward ideas about the possible causes of the earthquake. Philosophers such as Voltaire –and Kant– opposed this idea in the face of the theologians who saw the earthquake as a righteous punishment for the sins of mankind. Voltaire criticizes the understanding of theodicy in this poem written right after the earthquake. However, Voltaire fires his arrows of criticism, especially to Leibniz and Pope’s theological-optimistic viewpoints. In this context, he criticizes the idea of ‘All is well’ or ‘everything that is connected with goodness in God’s great plan’Öğe Ataerkil sistemde kadının varoluşu “Şalvar davası”(2018) Alıcı, SüreyyaAtaerkil sistem, erkekler etrafında kurulan, çoğunluğu erkek olmakla birlikte her iki cinsiyetin de yer alabildiği bir alandır. Bu sistemde kuralları erkekler belirler. Kadınlar ataerkil sistem içerisinde yer alabilmek için, ataerkilliğin belirlediği kuralları benimsemek ve bunlar doğrultusunda davranmak zorundadır. Ata kelimesine güç gösterme, denetleme, hakimiyet kurma anlamlarını veren erk kelimesidir. Bu bağlamda, ataerkil aile düzeninde hakimiyet kuran, aile bireylerini denetimi altına alan babadır ve aile içerisinde kadının rolü, erkeğin verdiği yetkiyle sınırlanır. Biyolojik farklılığından dolayı ezilmeye başlayan kadının hakları, toplumsal yapının değişimiyle zamanla kısıtlanır. Ataerkil sisteme başkaldırı niteliğinde ortaya çıkan feminist hareket ile birlikte kadın evrimleşir. Akabinde kadına karşı erkeğin tutumunu ortaya koymak amacıyla feminist eleştiri kuramı ortaya çıkar. Ataerkil toplumda kadının varoluş sorunsalının, sinema filmlerinde yaygın olarak işlenmeye başlamasıyla, sinema filmlerinin ve filmlerdeki kadın rollerinin çözümlenmesinde feminist eleştiri kuramı önem kazanmaktadır. Bu kuramla, sinema filmlerinde erkeğin kadına bakış açısı, kadının toplumdaki yeri netlik kazanmaktadır. Şalvar Davası filmini incelemeye neden olan etken, bu sistem içinde kimliğini bulmayan kadınları ele almış olmasındandır. Bu çalışmanın amacı, ataerkil toplumdaki cinsiyet ilişkilerinde erkeğin kadın üzerindeki etkisinden yola çıkarak, ‘Şalvar Davası’ filmindeki köylü kadınlarının ataerkil sistemde varolma sorunsalını incelemektir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasıyla son bulan Şalvar Davası filminde, bulunan bulgular feminist eleştiri kuramıyla çözümlenip, filmden örneklerle desteklenecektir.Öğe Divan şiirinde kaplıca redifli gazeller(2020) Aka, BeldeSözlüklerde genel olarak “ılıca” ve “germâbe” karşılıklarıyla yer alan kaplıcalar, yer altından çıkan sıcak ve mineralli suların tedavi ve yıkanma amacıyla kullanıldığı yapılardır. Hamamlardan farklı olarak tedavi özelliğinin ön plana çıktığı kaplıcalar, Osmanlı toplum hayatında önemli yere sahiptir. Kaplıcalar bu dönem edebiyatında da türlü ilgilerle gerek seyahatname, şehrengiz gibi türlerde gerekse divanlardaki şiirlerde söz konusu edilmiştir. Şairler, kaplıcayı redif olarak belirledikleri gazeller de kaleme almışlardır. Taranan divanlarda XV. yüzyıl şairlerinden Necâtî ile Sehî, XVI. yüzyıldan Üsküplü İshâk Çelebi ile Nev’î ve XVII. yüzyıldan Vahyî’nin birer kaplıca redifli gazeli tespit edilmiştir. Bu yazıda redifi kaplıca olan gazeller incelenerek kaplıcaların şiirde hangi özellikleriyle yer aldığı, hangi hayal ve benzetme unsurlarıyla ilişkilendirilerek kullanıldığı gibi sorulara cevap aranacaktır. Ayrıca şairlerin bu şiirlerde ortak ifade ve unsurlardan yararlanıp yararlanmadığı da incelenecektir. Böylece toplumsal hayata ait bir unsur olarak kaplıcaların şiire nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalışılacaktır.Öğe Küresel olmayan bir evren mümkün mü? karşılaştırmalı edebiyat kuramında üniversallar nelerdir?(2005) Şahin, ElmasBir oylama yapılamamasına rağme, dünyevi çapta, çogumuzsıradan insanlar vatandaşlar ve kurallar, iki veya daha fazla çerşefilligi sahip dünyalardan ziyade bir dünyaya sahibiz. öyle bir birleşmeyi başarmak için dünya nufüsunun büyük sektörlerinin hazır olmadıkları ya da hemen hemen tek bir ekonomi modelin fiyatını ödemeye hazır olmadıkları da oldukça açıktır.Öğe Küresel köyde yok olmamak için...(cumhuriyet, 2007) Şahin, ElmasOkurun idelojik fikirler taşıdıgı için dudak büktügü eserleri inceleme zahmeti bulunmadıgı bile yazarları birde okuyucunu kültür kimlik seviyesinde görebilmerini saglayan Metin Turanın Türk kültürü ve edebiyatı büyük bir açıgını kapatan kültür kimlik eskeninde türk edebiyatıadlı çalışa batı karşısında kültür ve kimlik unutmamız konusunda aydınlatıcı bir rolü olacaktır.Öğe Leyla erbil: 82 yıllık yaşama sığdırılan yarım asırlık edebiyat aşkı(2013) Şahin, ElmasLeyla erbilin hayatı.Öğe Stereotypical gender roles in english and turkish fairy tales(2015) Şahin, ElmasEvery society has its folk tales and fairy tales, which are passed from one generation to the other by oral speech. Because fairy tales are universal in all ages, societies, races and cultures they have many similar aspects in their plots, forms and contents. When we examine fairy tales in a feminist reading, it is obvious that traditional social norms or traditional gender roles trait young minds with stereotypical gender patterns so early in so-called fairy tales for children, lots of them are for adults. The fairy tales produce passive female and active male behaviors idealized in patriarchal society that female characters are stereotypically portrayed as submissive, dependent, powerless, incapable and obedient while male figures are typically portrayed as dynamic, independent, powerful and disobedient. This paper not only gives a short definition and historical background of the term fairy tale, but also focuses on a closer feminist reading of traditional gender roles in fairy tales in English
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »