Çağ Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@ÇAĞ, Çağ Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Ceza muhakemesi hukukunda tarihsel gelişim sürecinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Durmaz, Sedat
Ceza muhakemesinde temel amaç, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla, ihtiyaç duyulması halinde kanunda düzenlenmiĢ bulunan koruma tedbirlerine, yine kanunda öngörülen koĢulların varlığı halinde geçici bir süreyle baĢvurulmakta ve bireylerin hak ve özgürlükleri Anayasa, Avrupa İnsan Hakları SözleĢmesi (AİHS), 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve diğer kanuni düzenlemeler çerçevesinde kısıtlanmaktadır. Görünüşte haklılık ilkesi gereğince karar verildiği anda, hukuka uygun olan koruma tedbirinin haksız ve hukuka aykırı çıkma ihtimali her zaman bulunmaktadır. KiĢiler hakkında uygulanan haksız ya da hukuka aykırı koruma tedbirlerinden dolayı kişilerin maddi ve manevi zararlarının karşılanması hukuk devleti olmanın gereğidir.Bu çalışmada, CMK‟da düzenlenen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat kavramı, tarihsel gelişimi, ulusal ve uluslararası mevzuatta bu konuya ilişkin düzenlemeler açıklanarak; bu bağlamda 1961 Anayasası, 1982 Anayasası (Any), İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)-Universal Declaration of Human Rights (UDHR), AİHS, 12 şubat 1339 Tarihli Müzeyyel Mevaddı Kanuniye, 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun, CMK ve bu konuda verilmiş olan çeşitli yargı kararları incelenecek ve bu konu derinlemesine irdelenecektir. Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölümde tarihsel süreç içerisinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminata ilişkin düzenlemeler; İkinci Bölümde koruma tedbiri kavramı ve CMK‟ya göre tazminat nedenleri; Üçüncü Bölümde de tazminata başvuru davasında muhakeme usul ve esasları ile verilen kararlarının icrası, tazminatın geri alınması, rücu ve tazminat engelleri konuları incelenecektir.
Öğe
Divan şiirinde Ta‘n (xv. ve xvı. yüzyıllar)
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Yıldırım, Gizem
Sövme, yerme, ayıplama, kınama anlamlarına gelen ta‘n Divan şiirinde birçok şair tarafından söz konusu edilmiştir. Bu çalışmada XV. ve XVI. yüzyıllardan seçilmiş 20 divan taranmış; taranan divanlarda ta‘n kavramına karşılık gelen kelimeler belirlenmiştir. Elde edilen beyitlerden yola çıkılarak divan şairlerinin ta‘n kavramını ele alış yönleri, bu kavramla ilişkilendirilen tipler ve unsurlar, kurulan tamlamalar incelenmiştir. Böylece daha önce üzerinde detaylı bir araştırma yapılmamış olan ta‘n konusunun divan şiirinde nasıl yer aldığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Ta‘n pek çok şairin beytinde sevgiliye ulaşma uğrunda çekilen cefaya bağlılık ve bu aşkın getirisi olan acı, ızdırap, ayıplanmaya tutkunluk olarak yer almıştır. Temelde toplumsal bir eleştiri olan kınama ve ayıplamanın âşık üzerinde yoğunlaştığı ancak diğer tip, kişiler ve doğa unsurları üzerinden de ele alındığı tespit edilmiştir. Divan şiirinde âşığın kınanmasına çok sık rastlansa da yer yer âşığın toplumu, sevgiliyi, zahidi, doğa ve doğa unsurlarını kınadığı görülmüştür. Bu tezde incelenen konular arasında âşığın ta‘n edilmesine sebep olan âşıklık hâlleri de bulunmaktadır. “Çok ağlama, mest ve sarhoş dolaşma, ar ve namusu terk etme, şiddetli ah, kanlı gözyaşı, sarı beniz ve rüsvalık” bu hâllerin başlıcalarıdır. Bu tezde ta‘nla ilişkilendirilen “ateş, meydan, davul, deniz, hırka, meclis, mülk, ok, sokak, taş, yara ve zincir” gibi unsurlar da tespit edilmiştir.
Öğe
Romantik ilişkilerde sosyal medya bağımlılığı, mükemmeliyetçilik ve ilişki doyumu (z kuşağı örneği)
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Dağhan, Okan
İnternet ve sosyal medyanın doğuşu ve gelişmesi ile insan hayatının her alanında olduğu gibi romantik ilişkilerde de değişmeler yaşanmaktadır. İnternet ve sosyal medya romantik ilişkilerin başlamasına ve ilerlemesine etki etmektedir. İnternet ve sosyal medya kullanım alanını günden güne genişletmekteyken bir kuşak göz önüne çıkmaktadır. Z kuşağı doğdukları yıllar sebebiyle internetin ve sosyal medyanın gelişimine tanık olmuş ve bu teknolojik imkanların olmadığı bir dünyada hiç bulunmamıştır. Bu durum göze alındığında sosyal medyanın Z kuşağı romantik ilişkilerine olan etkileri dikkat çekici bir konu haline gelmektedir. Araştırma Z kuşağı romantik ilişkilerinde sosyal medya bağımlılığı, mükemmeliyetçilik ve ilişki doyumu arasındaki ilişkileri incelemeyi ve çeşitli değişkenlerin bu olgular üzerinde yarattığı farklılaşma etkisini incelemek amacıyla romantik ilişki içerisinde bulunan Z kuşağına mensup 239’u kadın 74’ü erkek olmak üzere 313 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Veriler Demografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bağımlılık Ölçeği-Yetişkin Formu, Romantik İlişkilerde Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve İlişki Doyumu ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada Pearson korelasyon analizi, çoklu regresyon analizi, bağımsız gruplar t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda; sosyal medya bağımlılığı ile mükemmeliyetçilik arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki, sosyal medya bağımlılığı ve mükemmeliyetçilik ile ilişki doyumu arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulgusu elde edilmiştir. Yapılan çoklu regresyon analizi sonucunda mükemmeliyetçilik alt boyutlarının ilişki doyumunu %39 oranında anlamlı olarak yordadığı, sosyal medya bağımlılığı alt boyutlarının ise modele anlamlı bir katkı sunmadığı bulgusu elde edilmiştir. Buna ek olarak sosyal medya bağımlılığı ile ilişki doyumu arasında mükemmeliyetçiliğin; dolaylı, anlamlı ve negatif yönlü bir aracılık etkisine sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca sosyal medya bağımlılığının medeni durum ve yaşa göre anlamlı olarak farklılaştığı, mükemmeliyetçilik ve ilişki doyumunun cinsiyete göre anlamlı olarak farklılaştığı bulgusu elde edilmiştir. Medeni durum, yaş ve ilişki süresinin; mükemmeliyetçilik ve ilişki doyumu üzerinde, cinsiyet ve ilişki süresinin ise sosyal medya bağımlılığı üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmadığı bulguları da elde edilmiştir. Elde edilen bulgular ilgili alan yazın çerçevesinde tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.
Öğe
Yetişkin bireylerde erken dönem uyumsuz şemaların ve dürtüselliğin duygusal yeme ile ilişkisi
(2025) Çabuk, Emine
Bu araştırmanın amacı erken dönem uyumsuz şemalar ve dürtüselliğin duygusal yeme ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yapılan bu araştırmada değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesi için nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada yer alan katılımcılar kolayda örnekleme yöntemine göre oluşturulmuştur. Araştırma 18 yaş üstü 168’i kadın 59’u erkek olmak üzere toplam 227 katılımcıdan oluşmaktadır. Veri toplama araçları olarak, demografik bilgi formu, Young Şema Ölçeği-Kısa Form 3 (YŞÖ-KF3), Barrat Dürtüsellik Ölçeği Kısa Form (BIS-11-SF), Hollanda Yeme Davranışı Anketi (DEBQ) kullanılmıştır. Verilerin istatistiği SPSS 27 programı ile elde edilmiştir. Verilerin normalliğe uygunluğu analiz edilmiş ve dağılımın normal olduğu tespit edilmiştir. Bunun sonucunda analizler parametrik testler ile gerçekleştirilmiştir. Bağımsız gruplar için t- testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve değişkenler arasındaki anlamlı farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunu tespit etmek için Tukey post hoc testi kullanılmıştır. Pearson korelasyon analizi ve yordayıcı gücü test etmek için çoklu regresyon analizleri uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, duygusal yeme düzeyi ile erken dönem uyumsuz şema alanları ve dürtüsellik alt boyutları arasında anlamlı ve pozitif yönlü ilişkiler bulunmuştur. Özellikle, şema alt alanlarından yüksek puan alan bireylerde duygusal yeme davranışının arttığı ve dürtüsellik alt boyutlarından dikkatsel dürtüsellik düzeyinin bu değişkenler tarafından anlamlı düzeyde yordandığı görülmüştür. Bu bulgular, duygusal yeme davranışlarının hem bireyin çocukluk döneminde gelişen bilişsel şema örüntülerinden hem de dürtüsel eğilimlerinden beslendiğini göstermekte; şemaların duygusal ihtiyaçlarla, dürtüselliğin ise tepkisel davranışlarla bağlantılı olarak bu davranışı etkilediğini göstermektedir.
Öğe
Ergenlerde kardeş zorbalığının toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmesi
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Baltacıoğlu, Elif
Ergenlik dönemi; fiziksel, cinsel, ahlaki, bilişsel ve sosyal yönlerden önemli değişimlerin gözlendiği ve bireyin bu değişimlere uyum sağlama sürecinden geçtiği bir gelişim evresidir. Bu gelişim döneminde ergenlerin yakın sosyal çevreleri olarak aileleri tarafından desteklenmesi oldukça önemlidir. Özellikle kardeş ilişkileri kardeşlerin sosyalleşme deneyimleri açısından bir nevi sosyal laboratuvar görevi üstlenmektedir. Ancak ergenlik döneminde kardeş ilişkileri kimlik kazanım sürecinin de etkisiyle çoğu zaman kardeşler arasında çatışmalara yol açabilmektedir. Bu durum çoğu kez kardeşlerin zorbalayıcı davranışlar göstermeleri şeklinde de görülebilmektedir. Ancak, zorbalıkla ilgili literatür incelendiğinde araştırmaların yoğun olarak akran zorbalığı temelinde ele alındığı ancak kardeş zorbalığı ve bu süreçte yaşanan çatışmalara ilişkin yeterli araştırma bulunmamaktadır. Bu araştırmada ergenlerde kardeş zorbalığı toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomoloji deseni kullanılmış olup, araştırmaya ergenlik çağında 10 kız 10 erkek dahil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış olup, veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda, kardeş zorbalığının ergenlerin toplumsal cinsiyet rollerini nasıl algıladıklarıyla doğrudan ilişkili olduğu, erkek ergenlerin daha çok fiziksel zorbalık, kız ergenlerin ise sözel ve duygusal zorbalık davranışları sergilediği belirlenmiştir. Ayrıca, aile içi iletişim eksiklikleri, ebeveynlerin adaletsiz tutumları ve toplumsal cinsiyet temelli beklentiler, kardeşler arası zorbalığın hem ortaya çıkmasında hem de sürmesinde etkili faktörler olarak öne çıkmıştır. Bu bulgular, kardeş zorbalığının sadece bireysel değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve toplumsal cinsiyet bağlamında ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.