Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Cankut, Ayhan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kıbrıs’ta erenköy savunması ve alınacak dersler
    (Gazi Kitabevi, 2020) Cankut, Ayhan
    Kıbrıs Türkünü yok etmek için 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren baúlayan Rum saldırıları neticesinde Kıbrıs adası fiili olarak Rumların hâkimiyetine girmiútir. Türkler ise küçük bölgelere sıkıúıp kalmıú, Rumların kuúatması altında ölüm kalım mücadelesine giriúmek zorunda kalmıúlardır. Kıbrıs Türklerinin Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme (Enosis) emelleri kapsamında giriútikleri saldırıları karúısında, giriútikleri haklarını koruma, en önemlisi hayatta kalma mücadelesinde Erenköy önemli bir yere sahiptir. Kıbrıs Türklerinin Ada genelinde sergiledi÷i onurlu direniúin sembolü olmuútur. Kıbrıs’ta ölüm kalım savaúı verilen bir dönemde, Türkiye’de üniversite e÷itimine devam etmekte olan Kıbrıslı ö÷renciler e÷itimlerini yarıda bırakarak vatan savunmasına gönüllü olarak katılmıúlardır. Bu ö÷rencilerin yanında øngiltere’de bulunan Kıbrıslı Türkler de Kıbrıs’a dönerek Erenköy’de yerleúik bulunan mukavemetçilerle birlikte bölgenin savunmasına katılmıúlardır. Kıbrıs Türkünün varoluú mücadelesin ve bu mücadele içerisinde önemli bir yere sahip olan Erenköy savunması Türk kamuoyu ve Kıbrıs’taki genç kuúak tarafından yeterince bilinmemektedir. Ayrıca savunmaya katılan Kıbrıslı gençlerin sahip oldu÷u direniú ruhu, o heyecan günümüzdeki Kıbrıslı genç nesilde gözlenememektedir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Milli mücadele dönemi Türkiye-Rusya ilişkileri
    (2018) Cankut, Ayhan
    Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk-Sovyet ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Türkiye ve Rusya, ortak düşmanları olan emperyalist devletlere karşı yürüttükleri mücadele nedeniyle dostça bir ilişki içerisine girmişlerdir. Fakat görünürde olan bu dostluğun arkasında karşılıklı çıkarlar söz konusuydu. Türkiye için bu durum, dış politikada yardımlaşma, iç politikada Sovyetlerin her türlü ideolojik girişimlerini engelleme esasına dayanmaktadır. İngiltere ve Fransa’nın o dönemde yürüttükleri politika her iki devletin de ilişkilerini devam ettirmesini zorunlu kılmıştır. Ancak Türkiye ve Rusya arasında hiçbir zaman tam bir güven ortamı oluşturulamamıştır. Rusya’nın Anadolu’ya Bolşevik rejimini yayma çabaları ve Ermenilere verdiği destek Ankara Hükümetini rahatsız etmişti. Türkiye ile Sovyet Rusya arasında 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması neticesinde doğu sınırlarının güvenliğini sağlayan Türkiye, bütün gayretlerini Batı Cephesi’ne yönlendirme imkânına kavuşarak ordusunun durumunu kuvvetlendirmiş ve Yunanistan’ı yenilgiye uğratmayı başarmıştır. Lozan’da görüşmelerin tamamına katılmayı başaramayan Sovyet Rusya Boğazlar konusu görüşülürken Türkiye ile fikir ayrılığı yaşasa da İtilaf Devletlerine karşı Türkiye’yi destekleyici bir tavır sergilemiştir. Türkiye ise mecburen İngiltere’nin Boğazlar konusundaki tekliflerini kabul etmek durumunda kalmıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    Millî Mücadele Döneminde Bir Mandacı: "Halide Edip (Adıvar)"
    (Toros Üniversitesi, 2022) Köylü, Murat; Cankut, Ayhan
    Halide Edip (Adıvar), özellikle İzmir`in işgali sonrası toplumsal uyanışı başlatan konuşmaları ve yazıları ile mücadele ruhunu ateşleyen bir vatansever olmakla birlikte diğer taraftan kurtuluşu, Türk Milletinin karakterinde, özverisinde ve başarıya olan inancında değil de Amerika’nın koruyuculu ve kollayıcılığı altında gören önemli bir figürü olarak tarihimizde yerini almıştır. İstanbul`un işgali sonrası geçtiği Anadolu`da Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Milli Mücadelemizin en karanlık ve zorlu zamanlarından büyük bir başarı hikayesinin yazılmasına tanık olmasına rağmen, Mustafa Kemal`in “Milli Hakimiyet” esasına dayalı “Tam Bağımsız” bir ülke idealine karşılık, Türkiye`nin Amerikan emperyalizminin bir sömürgesi olması düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığına dayanan fikir ayrılığı, kurtuluştan sonra her ikisi arasındaki bağları koparmış, 1926`da başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk`ün vefatının ardından,1939`a kadar süregelen sürgün hayatının başlamasına neden olmuştur. Başlangıçta kendisi gibi mandacı fikirlere sahip olan ve “Kurtuluş Savaşı” süresince çok iyi anlaştığı Mustafa İsmet İnönü`nün Cumhurbaşkanlığı ile herhangi bir üniversiteden akademik eğitimi almamasına rağmen İstanbul Üniversitesi`nde “Profesör” ünvanlıyla atandığı eğitimci yaşamı, Edebiyat alanında verdiği onlarca eser ve yetiştirdiği yüzlerce öğrenciyi geride bırakarak 1964 yılında sona ermiştir. Halide Edip`in Türk Milletinin önemli bir tarihsel sürecine çok yakından tanık olması, sürecin mimarlarıyla olan yakın ilişkisi onu literatür dünyasında önemli şahsiyetlerinden biri haline getirilmesine rağmen, mücadele dönemindeki “mandacı” düşünceleriyle de ulusalcı ve anti-emperyalist düşünce tarafından da eleştirilerin odağına oturtulmuştur. Çalışmayla, Millî Mücadele döneminde Amerikan Mandasının ateşli taraftarları olarak bilinen Halide Edip (Adıvar)`ın, eleştirisel olarak analizi yapılacaktır.
  • [ X ]
    Öğe
    Mudanya Mütarekesi Öncesi Tarafların Politik Tutumları
    (Cag University, 2024) Cankut, Ayhan
    Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesiyle Türk Milleti’nin savaş istikameti değişmişti. Tam bağımsızlık yolunda varını yoğunu verdiği bu mücadelenin politik bir zaferle sonuçlanmasının anahtarı, yapılacak görüşmelerdeki uygulanacak stratejinin doğru uygulanmasıyla olacaktır. Sun Tzu’nun; “en iyi strateji savaşmaktan kazanmaktır” düşüncesi, günümüz savaşlarında politik alanda alınacak başarıların çok daha önemli olduğunu göstermektedir. Mudanya görüşmelerindeki atılan her adım, ileride yapılacak uluslararası barış görüşmelerindeki stratejiyi de belirlemesi bakımdan önem kazanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk`ün; “yalnız ufku görmesi kâfi değildir, muhakkak ufkun ötesini de görülmesi” stratejisi, Mudanya Mütarekesi ile başlayan Türk Milleti`nin medeni dünyanın onurlu bir üyesi olma yolunda atacakları adımların temelini oluşturmuştur. Mütareke masasına oturulduğunda, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, büyük zaferin mimarlarından hiçbiri, kazanılan başarının zafer sarhoşluğu ve güvenin vermiş olduğu rahatlıkla harekete etmemiş, aksine atılacak her adımda iç ve dış dengelerle birlikte yaşanılan dönemin gerçekleri de gözetilerek en uygun strateji belirlenmiştir. Çalışmanın amacı, Türk tarafının kararlı tutumu karşısında Mudanya Mütarekesi öncesi politik adımlarla İtilaf Devletleri`nin geri adım atması, tek bir mermi atılmadan Doğu Trakya Bölgesi`nin kazanılması, Boğazlar bölgesinde muhtemel bir savaş ihtimalini ortadan kaldırılarak Lozan’a giden yolun açılmasıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rumların akritas soykırım planları ve kıbrıs'ta çözümsüzlüğün başlangıcı
    (2021) Cankut, Ayhan
    1950‟lerden itibaren Türkiye‟nin milli davalarından biri haline gelen Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs‟ı da Büyük Yunanistan‟ın sınırları içerisinde gösteren 1796 tarihli “Megali Ġdea” haritasına dayanmaktadır. Meselenin özü, Rumların Enosis emellerine karĢı Kıbrıs Türklerinin varolma mücadelesidir. 1959 yılında yapılan Zürih ve Londra antlaĢmaları neticesinde, 16 Ağustos 1960‟ta, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuĢtur. Rumların 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren “Akritas” soykırım planını devreye sokmaları üzerine ada fiilen ikiye bölünmüĢtür. BM Güvenlik Konseyi‟nin 4 Mart 1964‟te aldığı bir kararla Kıbrıs‟ta, BM BarıĢ Gücü kurulmuĢ, Kıbrıs Hükümetinden de Ģiddet ve kan dökülmesini önleyici önlemleri alması istenmiĢtir. Bu karar Rum Yönetiminin meĢru Kıbrıs Hükümeti olarak tanınmasına ve Kıbrıs Türk toplumunun da asi bir topluluk olarak görülmesine neden olmuĢtur. Rumlar 1 Mayıs 2004‟de Avrupa Birliği‟ne girmiĢ ve Avrupa Konseyi ile Avrupa Parlamentosunda da temsil hakkı kazanmıĢlardır. Rumlar kazandıkları bu hakları ve tek baĢlarına sahiplendikleri devleti federasyon olarak paylaĢmayı istememektedirler. Tarihi gerçeklerin, verilen mücadelenin ve yaĢanılan acıların genç kuĢaklara aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaĢanmaması için gereklidir. Bu makalede, bugüne kadar süren çözümsüzlüğün asıl sebebinin Rumların Enosis hedefleri olduğunun bilinmesi ve bu maksatla uygulamaya koydukları Akritas soykırım planının kamuoyuna anlatılması hedeflenmiĢtir. O günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek alınabilecek dersler ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır.

| Çağ Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Mersin, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim