Yazar "CANKUT, Ayhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ADANA İŞGAL KOMUTANI BREMOND’UN ANILARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME(2023) CANKUT, AyhanBirinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Anlaşması sonrasında Adana, coğrafya ve strateji bakımından İngiltere’nin ve Fransa’nın mücadele alanlarından olmuştu. Fransa siyasi baskısını artırarak 15 Eylül 1919’daki Suriye İtilafnamesi’yle amacına ulaşmış, İngiltere’den istediğini almış, Adana bölgesinde etkin aktör durumuna gelmişti. Çukurova bölgesinde Ermeni Devleti kurma vaadiyle Ermenileri ateşleyen Fransa, Çukurova şemsiyesiyle Dörtyol, Tarsus, Adana, İskenderun ve Mersin’i işgal edip, işgalin yönetimini Albay Edouard Bremond’a teslim etmişti. Suriye İtilafnamesi gereği Çukurova’yı terk eden İngiliz birliklerinin yerine, Fransız Bremond’un yönetimine sayıca kabarık Ermeni askerleri ve farklı gruplardan toplanan Afrika birlikleri tahsis edilmiştir. Emrindeki kuvvetin büyüklüğü nedeniyle Adana bölgesinde tam hâkimiyet kurduğuna karar veren Albay Bremond, ilk günden itibaren bölge halkına sert davranmaya, züllüme başlamıştır. Kuvayi Milliye güçlerinin etkin ve kararlı mücadelesi sayesinde Adana’da ummadığı şekilde şaşıran, yönetim kabiliyetini ve inisiyatifini yitiren Albay Bremond, hatıratında kendi emir komuta ve idare anlarını her ne kadar olduğundan değişik aktarmaya çalışsa da çok tartışılan bir yönetici olmuştur. Bu çalışma ile Albay Bremond`un Çukurova’nın işgalinde görevine ilişkin anılarını topladığı, Paris’te 1921 yılında Imprimerie Nationale yayınevi tarafından yayınlanan, Fevzi Dural tarafından dilimize çevrilen hatıratla ilgili tartışmalı konular araştırılacaktır.Öğe ANALYSIS OF THE FENER GREEK PATRIARCHATE AND THE WESTERN THRACE TURKISH MINORITY(2021) CANKUT, AyhanABSTRACT: The Republic of Turkey about the closure of all private schools that give higher education and do not pass to the state (To the Ministry of National Education) has accepted law in 1971. Although to be clearly stated in the Lausanne Treaty and it allowed staying in Turkey in return for the Patriarchate's non-political activities that was wanted to use the Patriarchate as a tool in foreign policy by the United States of America (USA) against the Russian Orthodox Church begun to follow different political system after World War II. The aim of these works in Istanbul, the first step was to constitute a similar independent Vatican model in İstanbul by taking Patriarchate outside the Turkish legal legislation. On the other hand, Greece sees the Turkish Minority in Western Thrace as a threat to the future of the country, and the Turkish population is tried to be eliminated through forced migration and assimilation. In this study, the Greek Government, on the one hand, wants to bring “ecumenical” to the Patriarchate with privileges and a fait accompli for the Patriarchate, other hands against the Western Thrace Turks, who could not even elect their religious representatives, refrained from giving the gains that Turks gained by the Treaty of Lausanne is subject of this study.Öğe Anzak Askerlerinin Günlük ve Mektuplarında Gelibolu Muharebeleri ve Türk Algısı(2023) CANKUT, AyhanGelibolu Muharebeleri, harp tarihimizde dönüm noktası olan olaylardan biridir. Bu savaşın Türk ulusuna verdiği en büyük armağan, Atatürk’ü ve onun askerî dehasını ortaya çıkarmak olmuştur. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ile uğradığımız büyük bozgundan sonra, Türk kahramanlığının ve zaferinin destanı tekrar Gelibolu Muharebeleri ile yazılmıştır. Deniz ve karada sürdürülen savaşın cereyan tarzı, Türk ve dünya tarihi açısından önem taşımaktadır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılması sonucu açılan Gelibolu Cephesi ve bu cephede 18 Mart 1915-9 Ocak 1916 süresinde alınan karar ve yapılan uygulamalar, sosyopolitik öneme sahip olup, bu önem hem tarihe hem de yansımaları ile bugüne aittir. Savaşa katılan Avusturalya ve Yeni Zelenda Kolordusu (Anzak) askerlerinin savaş tecrübelerini anlatan mektupları ile Gelibolu Yarımadası`ndaki yaşamları ve ömürlerinde ilk kez karşılaştıkları kendilerine “vahşi, barbar vs.” olarak propagandası yapılan Türk askerleri hakkındaki algıları, yarımadada yaşanan mücadelenin bir başka boyutunu göstermiştir. Bu çalışma ile Birinci Dünya Savaşı`nın en önemli cephelerinden biri olan Gelibolu Muharebelerinde, İtilaf Devletleri tarafında savaşa katılan Anzak askerlerinin mektuplarında savaşın ve karşılaştıkları ilgili Türk algısı analiz edilecektirÖğe ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE MİLLİ EGEMENLİK(2023) CANKUT, AyhanAtatürkçü düşünce sisteminin kaygısız bağımsız şartsız tam bağımsız, milli egemenliği dayalı bir devlete sahip olması aklın ve ilmin yol göstericiliğinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması hedefi oluşturmaktadır.Öğe KIBRIS MESELESİ DOĞRUDAN SEBEPLER, MEGALİN İDEA VE ENOSİS(2021) CANKUT, AyhanKIBRIS SORUNU TEMELLERİ, KIBRIS'DA BÜYÜK YUNANİSTAN'IN SINIRLARI İÇERİSİNDE GÖSTEREN MEGALİ İDEA HARİTASIYLA BİRLİKTE ATILMIŞTIR.Öğe KIBRIS MESELESİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE ULUSLARARASI HALE GELME SEBEPLERİ(2014) CANKUT, AyhanKıbrıs meselesi çok uzun bir geçmişi olan, zor ve karmaşık bir sorundur. Bu yüzden 1950’li yıllardan itibaren Türkiye gündeminin başında yer alan bu mesele ne yazık ki hala çözülebilmiş değildir. Kıbrıs meselesi, Türk Yunan sorunlarının da başında yer almaktadır. Türkiye’de tüm kamu kurum ve kuruluşları ile fertlere kadar mal olan Kıbrıs, bu vasfıyla bütün Türk halkını ilgilendiren milli bir meseledir. Rum-Yunan ikilisinin, “Enosis” emellerini halen sürdürüyor olmaları, Kıbrıs Türklerinin uluslar arası antlaşmalardan doğan haklarını tanımamaları, onlara uyguladığı ekonomik ambargo ve uluslar arası alanda uyguladığı yıkıcı propaganda ve meselenin çözümü hususunda sergilediği uzlaşmaz tutum, bu sorunun daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Yunanistan, Avrupalı büyük devletlerin ve ABD’nin desteğini alarak Kıbrıs’ı ilhak etmek istemektedir. Bu maksatla Avrupa Birliği (AB) üyeliğini baskı aracı olarak kullanmaktadır. Avrupalı devletler ise her zamanki taraflı tutumlarını bu konuda da değiştirmeyerek, Türkiye ile AB arasında sürdürülen üyelik müzakereleri kapsamında ön şart olarak ileri sürmektedir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’i ve Ortadoğu’yu kontrol eden stratejik bir konuma sahiptir. Bu özelliği sebebiyle, Akdeniz ticaretini elinde bulundurmak ve Ortadoğu bölgesindeki zengin petrolkaynaklarını kontrol etmek isteyen büyük devletler ada üzerinde söz sahibi olmayı amaçlamaktadırlar.1 Bu durum da ada üzerinde güç mücadelesini beraberinde getirmektedir. Sorunun bunca zaman sürmesi ve halen çözüme kavuşturulamamış olması ve uluslar arası bir sorun haline gelmesinin başlıca sebebi bu mücadeledir. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının menfaatlerinin korunabilmesi ve meselenin hakkaniyetli bir çözüme kavuşturulması için Kıbrıs sorununun sebeplerinin doğru tahlil edilmesi gereklidir. Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs’ı “Büyük Yunanistan’ın” sınırları içerisinde gösteren ilk “Megali İdea” haritasına dayanmaktadır. Söz konusu harita 1791 yılında çizilmiş olup, 1796 yılında yayımlanmıştır. Megali İdea düşüncesi doğrultusunda gelişen Yunan milliyetçiliği Kıbrıslı Rumları da etkilemiştir. Bunun sonucunda, Mora isyanıyla eşzamanlı olarak Kıbrıslı Rumlar da 1821yılında, Enosis maksatlı bir ayaklanma hazırlığına girişmişlerdir. Ancak bu girişimleri, dönemin Valisi Küçük Mehmet tarafından eyleme dönüşemeden tespit edilerek önlenmiştir.2 Osmanlı Devleti, 4 Haziran 1878 tarihinde İstanbul’da imzalanan anlaşma neticesinde adanın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye devretmiştir.3 Bu durumu fırsat bilen Rumlar, bu tarihten itibaren faaliyetlerini artırmaya başlamıştır. Giderek tırmanan Enosis hareketleri 1950’li yılların başında en üst seviyeye ulaşmıştır. Kıbrıs meselesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, kısaca Kıbrıs tarihinin incelenmesi, Megali İdea ile Enosis’in ne manaya geldiğinin iyi kavranması ve olayların bu çerçevede değerlendirilmesi uygun olacaktır. Ayrıca stratejik önemi nedeniyle bölgede emelleri olan dünyanın tüm büyük devletlerin de dikkatini çeken Kıbrıs’ın, Türkiye ve diğer devletler açısından neden önemli olduğunun ortaya konması da gereklidir.Öğe KIBRIS’TA ERENKÖY SAVUNMASI VE ALINACAK DERSLER(KitapEvi, 2020) CANKUT, AyhanKıbrıs Türkünü yok etmek için 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren bağlayan Rum saldırıları neticesinde Kıbrıs adası fiili olarak Rumların hâkimiyetine girmiştir. Türkler ise küçük bölgelere sıkışıp kalmıştır, Rumların kuşatması altında ölüm kalım mücadelesine girişmek zorunda kalmışlardır. Kıbrıs Türklerinin Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme (Enosis) emelleri kapsamında giriştikleri saldırıları karşısında, giriştikleri haklarını koruma, en önemlisi hayatta kalma mücadelesinde Erenköy önemli bir yere sahiptir. Kıbrıs Türklerinin Ada genelinde sergilediği onurlu direnişin sembolü olmuştur. Kıbrıs’ta ölüm kalım savaşı verilen bir dönemde, Türkiye’de üniversite eğitimine devam etmekte olan Kıbrıslı öğrencilere eğitimlerini yarıda bırakarak vatan savunmasına gönüllü olarak katılmışlardır. Bu öğrencilerin yanında ingiltere’de bulunan Kıbrısln Türkler de Kıbrıs’a dönerek Erenköy’de yerleşik bulunan mukavemetçilerle birlikte bölgenin savunmasına katılmışlardır. Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesin ve bu mücadele içerisinde önemli bir yere sahip olan Erenköy savunması Türk kamuoyu ve Kıbrıs’taki genç kuşak tarafından yeterince bilinmemektedir. Ayrıca savunmaya katılan Kıbrıslı gençlerin sahip olduğu direniş ruhu, o heyecan günümüzdeki Kıbrıslı genç nesilde gözlenememektedir. Kıbrıs Türklerinin Rum-Yunan ikilisinin Enosis emelleri nedeniyle maruz kaldıkları baskı, şiddet ve saldırıları, zor şartlarda sergilenen mücadelenin kamuoyuna, özellikle de genç nesile tüm çıplaklığıyla anlatılması, yaşananlardan ders alınması aynı acıların bir daha yaşanmaması için gereklidir. Bu düşüncelerle Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde önemli bir yere sahip olan Erenköy savunmasının, o günlere ait yazılış kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek aktarılması ve alınabilecek derslerin de ortaya konması hedeflenmiştir.Öğe Kıbrıs Meselesinin Tarihi Arka Planı ve Bugünü(2022) CANKUT, AyhanKıbrıs stratejik konumu itibarıyla, Tür kiye’nin güvenliğinin ve milli menfaatlerinin temini için son derece önem arz etmektedir. Kıbrıs, Osmanlı Devleti 1571’de adayı fet hettikten sonra Türk yurdunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısı ile tarihsel bağları mız mevcuttur. Diğer bir husus da Kıbrıs’ta yerleşik Türk nüfusu Türk milletinin yadsı namaz bir parçasıdır. Zira Kıbrıs’taki Türk nüfusunu, adanın 1571’de fethinden ve 1974 Barış Harekatı’ndan sonra Anadolu’nun çe şitli bölgelerinden göç etmek suretiyle adaya yerleşen Türkler oluşturmuştur. Bu sebeple Türkiye’de ada için “Yavru Vatan” tabiri kul lanılmaktadır. Tarihi ve kültürel zenginlikleri, deni zi, kumsalları ile hayranlık uyandıran doğal güzelliği sayesinde büyük bir turizm potansi yeline sahip olan Kıbrıs üzücüdür ki çözüm bekleyen bir mesele olarak gündemde yer almaktadır. Kıbrıs meselesi hakkında doğru bilgi ve kanaat sahibi olunabilmesi için tarihi arka planının ortaya konması gereklidirÖğe Kıbrıs Meselesinin Tarihi Arka Planı ve Bugünü(2022) CANKUT, AyhanKıbrıs stratejik konumu itibarıyla, Türkiye’nin güvenliğinin ve milli menfaatlerinin temini için son derece önem arz etmektedir. Kıbrıs, Osmanlı Devleti 1571’de adayı fethettikten sonra Türk yurdunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısı ile tarihsel bağlarımız mevcuttur. Diğer bir husus da Kıbrıs’ta yerleşik Türk nüfusu Türk milletinin yadsınamaz bir parçasıdır. Zira Kıbrıs’taki Türk nüfusunu, adanın 1571’de fethinden ve 1974 Barış Harekatı’ndan sonra Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göç etmek suretiyle adaya yerleşen Türkler oluşturmuştur. Bu sebeple Türkiye’de ada için “Yavru Vatan” tabiri kullanılmaktadır.Öğe Kıbrıs Türklerinin Varoluş Mücadelesinde 27-28 Ocak Olaylarının Önemi1(ULUSLARARASI AKADEMİ DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF ACADEMY, 2022) CANKUT, AyhanKıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçmesini Enosis hayallerini gerçekleştirmek için fırsat olarak değerlendiren Rumlar, İngilizlerin tarafgir tutumundan ve hoşgörüsünden faydalanarak Enosis için gayret sarfetmeye başlamışlardır. İngiliz yönetimi döneminde Kıbrıs Türkleri ekonomik, siyasal ve kültürel yönden zor durumda kalan taraf olmuş, Rumlar ise İngiltere’nin tarafgir tutumu sayesinde üstün konuma gelmişlerdir. Kıbrıs Türkleri, her türlü olumsuzluğa rağmen haklarını ve varlıklarını korumak için büyük bir mücadele vermişlerdir. Mesele, Rumların Enosis emellerine karşı Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi çerçevesinde gelişmiştir. Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde 27-28 Ocak 1958’de yaşanan olaylar, İngiliz sömürge yönetimine karşı sergiledikleri tutumlarında değişikliğe neden olan önemli bir dönüm noktası teşkil eder. Bu olayları tetikleyen ise Kıbrıs’ta yayınlanan Bozkurt gazetesindeki, Dışişleri Bakanı Zorlu’nun açıklamalarına ilişkin haberin, “İngiltere taksimi kabul etti” şeklinde yanlış yorumlanması olmuştur. Haberin sevindirici etkisiyle sokağa çıkan Türk halkına karşı İngiliz Sömürge yönetimi aşırı şiddet uygulamış ve yaşanan olaylarda hayatını kaybedenler ve yaralananlar olmuştur. Kıbrıs’ta yaşanan üzücü olaylar Türkiye kamuoyunu da harekete geçirmiştir. Rum-Yunan ikilisinin oynadığı oyunlar ve amaçlarına ulaşmak için yaptıkları katliamların halkımıza, özellikle gençlere aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaşanmaması için gereklidir. Bu çalışmada o günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek, Kıbrıs meselesinin bir dönemine ışık tutulması ve Kıbrıs Türklerinin tarihinde önemli bir yeri olan 27-28 Ocak Olaylarının incelenmesi hedeflenmiştir.Öğe Millî Mücadele Döneminde Bir Mandacı: “Halide Edip (Adıvar)”(2022) CANKUT, AyhanHalide Edip (Adıvar), özellikle İzmir`in işgali sonrası toplumsal uyanışı başlatan konuşmaları ve yazıları ile mücadele ruhunu ateşleyen bir vatansever olmakla birlikte diğer taraftan kurtuluşu, Türk Milletinin karakterinde, özverisinde ve başarıya olan inancında değil de Amerika’nın koruyuculuğu ve kollayıcılığı altında gören önemli bir figürü olarak tarihimizde yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa ile Millî Mücadelemizin en karanlık ve zorlu zamanlarından büyük bir başarı hikayesinin yazılmasına tanık olmasına rağmen, Türkiye`nin Amerikan emperyalizminin bir sömürgesi olması düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığına dayanan fikir ayrılığı, kurtuluştan sonra her ikisi arasındaki bağları koparmış, 1926`da başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk`ün vefatının ardından,1939`a kadar süregelen sürgün hayatının başlamasına neden olmuştur. Halide Edip, sonraları mücadele dönemindeki “mandacı” düşünceleriyle de ulusalcı ve anti-emperyalist düşünce tarafından da eleştirilerin odağına oturtmuştur. Çalışmayla, Millî Mücadele döneminde Amerikan Mandasının ateşli taraftarları olarak bilinen Halide Edip (Adıvar)`ın, eleştirisel olarak analizi yapılacaktır.Öğe Millî Mücadele Döneminde Bir Mandacı: “Halide Edip (Adıvar)”(2022) CANKUT, AyhanHalide Edip (Adıvar), özellikle İzmir`in işgali sonrası toplumsal uyanışı başlatan konuşmaları ve yazıları ile mücadele ruhunu ateşleyen bir vatansever olmakla birlikte diğer taraftan kurtuluşu, Türk Milletinin karakterinde, özverisinde ve başarıya olan inancında değil de Amerika’nın koruyuculuğu ve kollayıcılığı altında gören önemli bir figürü olarak tarihimizde yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa ile Millî Mücadelemizin en karanlık ve zorlu zamanlarından büyük bir başarı hikayesinin yazılmasına tanık olmasına rağmen, Türkiye`nin Amerikan emperyalizminin bir sömürgesi olması düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığına dayanan fikir ayrılığı, kurtuluştan sonra her ikisi arasındaki bağları koparmış, 1926`da başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk`ün vefatının ardından,1939`a kadar süregelen sürgün hayatının başlamasına neden olmuştur. Halide Edip, sonraları mücadele dönemindeki “mandacı” düşünceleriyle de ulusalcı ve anti-emperyalist düşünce tarafından da eleştirilerin odağına oturtmuştur. Çalışmayla, Millî Mücadele döneminde Amerikan Mandasının ateşli taraftarları olarak bilinen Halide Edip (Adıvar)`ın, eleştirisel olarak analizi yaÖğe RUMLARIN AKR?TAS SOYKIRIM PLANLARI VE KIBRIS'TA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN BAŞLANGICI(2021) CANKUT, Ayhan1950‟lerden itibaren Türkiye‟nin milli davalarından biri haline gelen Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs‟ı da Büyük Yunanistan‟ın sınırları içerisinde gösteren 1796 tarihli “Megali Ġdea” haritasına dayanmaktadır. Meselenin özü, Rumların Enosis emellerine karĢı Kıbrıs Türklerinin varolma mücadelesidir. 1959 yılında yapılan Zürih ve Londra antlaĢmaları neticesinde, 16 Ağustos 1960‟ta, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuĢtur. Rumların 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren “Akritas” soykırım planını devreye sokmaları üzerine ada fiilen ikiye bölünmüĢtür. BM Güvenlik Konseyi‟nin 4 Mart 1964‟te aldığı bir kararla Kıbrıs‟ta, BM BarıĢ Gücü kurulmuĢ, Kıbrıs Hükümetinden de Ģiddet ve kan dökülmesini önleyici önlemleri alması istenmiĢtir. Bu karar Rum Yönetiminin meĢru Kıbrıs Hükümeti olarak tanınmasına ve Kıbrıs Türk toplumunun da asi bir topluluk olarak görülmesine neden olmuĢtur. Rumlar 1 Mayıs 2004‟de Avrupa Birliği‟ne girmiĢ ve Avrupa Konseyi ile Avrupa Parlamentosunda da temsil hakkı kazanmıĢlardır. Rumlar kazandıkları bu hakları ve tek baĢlarına sahiplendikleri devleti federasyon olarak paylaĢmayı istememektedirler. Tarihi gerçeklerin, verilen mücadelenin ve yaĢanılan acıların genç kuĢaklara aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaĢanmaması için gereklidir. Bu makalede, bugüne kadar süren çözümsüzlüğün asıl sebebinin Rumların Enosis hedefleri olduğunun bilinmesi ve bu maksatla uygulamaya koydukları Akritas soykırım planının kamuoyuna anlatılması hedeflenmiĢtir. O günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek alınabilecek dersler ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır.Öğe The Importance of the January 27-28 Events in the Struggle for Existence of the Turkish Cypriots(Akademi Derneği, 2022) CANKUT, AyhanThe Greek Cypriots, who considered the transfer of Cyprus to the British administration as an opportunity to realize their dreams of Enosis, started to strive for Enosis by taking advantage of the partisan attitude and tolerance of the British. During the British administration, the Turkish Cypriots were the side that was in a difficult situation economically, politically, and culturally, and the Greek Cypriots came to a superior position thanks to the partisan attitude of England. Despite all kinds of negativities, Turkish Cypriots have struggled to protect their rights and existence. The issue developed within the framework of the Turkish Cypriots' struggle for existence against the Enosis ambitions of the Greeks. The events that took place on 27-28 January 1958 in the struggle for the existence of the Turkish Cypriots constitute a critical turning point that caused a change in their attitudes towards the British colonial administration. What triggered these events was the misinterpretation of “Britain accepted the partition” in the news of Foreign Minister Zorlu’s statements in the Bozkurt newspaper published in Cyprus. British Colonial administration applied extreme violence against the Turkish people who took to the streets with the pleasing effect of the news. Some lost their lives and were injured in the incidents. The sad events in Cyprus have also mobilized Turkish public opinion. The games played by the Greek Cypriots-Greek duo and the massacres they committed in order to achieve their goals are transferred to our people, especially young people, and it is necessary to take lessons so that the same pains do not happen again. This study, by examining the written sources and newspaper reports of those days, is aimed to shed light on a period of the Cyprus issue and to examine the 27-28 January Events, which have an important place in the history of the Turkish Cypriots.