KIBRIS MESELESİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE ULUSLARARASI HALE GELME SEBEPLERİ
Özet
Kıbrıs meselesi çok uzun bir geçmişi olan, zor ve karmaşık bir sorundur. Bu yüzden
1950’li yıllardan itibaren Türkiye gündeminin başında yer alan bu mesele ne yazık ki hala
çözülebilmiş değildir. Kıbrıs meselesi, Türk Yunan sorunlarının da başında yer almaktadır.
Türkiye’de tüm kamu kurum ve kuruluşları ile fertlere kadar mal olan Kıbrıs, bu vasfıyla bütün
Türk halkını ilgilendiren milli bir meseledir.
Rum-Yunan ikilisinin, “Enosis” emellerini halen sürdürüyor olmaları, Kıbrıs Türklerinin
uluslar arası antlaşmalardan doğan haklarını tanımamaları, onlara uyguladığı ekonomik ambargo ve
uluslar arası alanda uyguladığı yıkıcı propaganda ve meselenin çözümü hususunda sergilediği
uzlaşmaz tutum, bu sorunun daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir.
Yunanistan, Avrupalı büyük devletlerin ve ABD’nin desteğini alarak Kıbrıs’ı ilhak etmek
istemektedir. Bu maksatla Avrupa Birliği (AB) üyeliğini baskı aracı olarak kullanmaktadır.
Avrupalı devletler ise her zamanki taraflı tutumlarını bu konuda da değiştirmeyerek, Türkiye ile
AB arasında sürdürülen üyelik müzakereleri kapsamında ön şart olarak ileri sürmektedir.
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’i ve Ortadoğu’yu kontrol eden stratejik bir konuma sahiptir. Bu
özelliği sebebiyle, Akdeniz ticaretini elinde bulundurmak ve Ortadoğu bölgesindeki zengin petrolkaynaklarını kontrol etmek isteyen büyük devletler ada üzerinde söz sahibi olmayı
amaçlamaktadırlar.1 Bu durum da ada üzerinde güç mücadelesini beraberinde getirmektedir.
Sorunun bunca zaman sürmesi ve halen çözüme kavuşturulamamış olması ve uluslar arası bir sorun
haline gelmesinin başlıca sebebi bu mücadeledir.
Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının menfaatlerinin korunabilmesi ve meselenin
hakkaniyetli bir çözüme kavuşturulması için Kıbrıs sorununun sebeplerinin doğru tahlil edilmesi
gereklidir.
Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs’ı “Büyük Yunanistan’ın” sınırları içerisinde gösteren ilk
“Megali İdea” haritasına dayanmaktadır. Söz konusu harita 1791 yılında çizilmiş olup, 1796 yılında
yayımlanmıştır. Megali İdea düşüncesi doğrultusunda gelişen Yunan milliyetçiliği Kıbrıslı Rumları
da etkilemiştir. Bunun sonucunda, Mora isyanıyla eşzamanlı olarak Kıbrıslı Rumlar da
1821yılında, Enosis maksatlı bir ayaklanma hazırlığına girişmişlerdir. Ancak bu girişimleri,
dönemin Valisi Küçük Mehmet tarafından eyleme dönüşemeden tespit edilerek önlenmiştir.2
Osmanlı Devleti, 4 Haziran 1878 tarihinde İstanbul’da imzalanan anlaşma neticesinde
adanın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye devretmiştir.3 Bu durumu fırsat bilen Rumlar, bu
tarihten itibaren faaliyetlerini artırmaya başlamıştır. Giderek tırmanan Enosis hareketleri 1950’li
yılların başında en üst seviyeye ulaşmıştır.
Kıbrıs meselesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, kısaca Kıbrıs tarihinin incelenmesi, Megali
İdea ile Enosis’in ne manaya geldiğinin iyi kavranması ve olayların bu çerçevede değerlendirilmesi
uygun olacaktır. Ayrıca stratejik önemi nedeniyle bölgede emelleri olan dünyanın tüm büyük
devletlerin de dikkatini çeken Kıbrıs’ın, Türkiye ve diğer devletler açısından neden önemli
olduğunun ortaya konması da gereklidir.