The ongoing iranian securitization of the united states after the nuclear deal: an actor and context-based analysis
Yükleniyor...
Tarih
2020
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Based on the Copenhagen School’s approach to the securitization theory, this
paper examines the Iranian promotion of the United States (US) as a security threat in
political, military, economic, and societal sectors despite the nuclear deal concluded in
2015. Analyzing the speeches of the Supreme Leader, Ayatollah Khamenei, as the highest
authority in Iran, and the historical context that constitutes the structure of the IranianAmerican enmity, the paper shows how Iran has engaged in legitimizing its ongoing
securitization discourse vis-à-vis the United States. Within the framework of the socially
created discursive historical context in which Iran portrays itself and the US identity, Iran
has historically accused the United States for interfering into its domestic affairs for a
possible regime change in the country. Emphasizing the embeddedness of such discourses
within historical conditions, the paper highlights that Iran exploits the historical context to
justify and promote its securitization against the United States.
Bu çalışma, güvenlikleştirme teorisinin Kopenhag Okulu yaklaşımı çerçevesinde, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmaya rağmen İran’ın Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal sektörlerde güvenlik tehdidi olarak tanımlamaya devam etmesini incelemektedir. İran’daki en yüksek siyasi otoriteyi temsil eden Ruhani Lider Ayatollah Hamaney’in konuşmaları ve İran-Amerikan düşmanlığının yapısını oluşturan tarihsel bağlam analiz edilerek İran’ın ABD’ye karşı devam eden güvenlikleştirme söylemini nasıl meşrulaştırmaya çalıştığı gösterilmiştir. Hem kendisinin hem de ABD’nin kimliğini tanımladığı söylemsel tarihsel yapı çerçevesinde İran, ABD’yi tarihsel olarak İran’da rejim değiştirmek amacıyla ülkenin iç işlerine karışmakla suçlamıştır. Bu tür söylemlerin tarihsel koşullardan kaynaklandığını vurgulayan makalede, İran’ın ABD’ye karşı yürüttüğü güvenlikleştirme sürecini meşrulaştırmak için tarihsel bağlamdan yararlandığı ileri sürülmüştür.
Bu çalışma, güvenlikleştirme teorisinin Kopenhag Okulu yaklaşımı çerçevesinde, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmaya rağmen İran’ın Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal sektörlerde güvenlik tehdidi olarak tanımlamaya devam etmesini incelemektedir. İran’daki en yüksek siyasi otoriteyi temsil eden Ruhani Lider Ayatollah Hamaney’in konuşmaları ve İran-Amerikan düşmanlığının yapısını oluşturan tarihsel bağlam analiz edilerek İran’ın ABD’ye karşı devam eden güvenlikleştirme söylemini nasıl meşrulaştırmaya çalıştığı gösterilmiştir. Hem kendisinin hem de ABD’nin kimliğini tanımladığı söylemsel tarihsel yapı çerçevesinde İran, ABD’yi tarihsel olarak İran’da rejim değiştirmek amacıyla ülkenin iç işlerine karışmakla suçlamıştır. Bu tür söylemlerin tarihsel koşullardan kaynaklandığını vurgulayan makalede, İran’ın ABD’ye karşı yürüttüğü güvenlikleştirme sürecini meşrulaştırmak için tarihsel bağlamdan yararlandığı ileri sürülmüştür.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Iran, United States, Copenhagen School, Securitization, İran, Kopenhag Okulu, Güvenlikleştirme
Kaynak
9 Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
22
Sayı
2
Künye
Balkan-Şahin, Sevgi (2020). “The Ongoing Iranian Securitization of the United States After the Nuclear Deal: An Actor and Context-Based Analysis”. 9 Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 22(2):715-737.












