İnsani hizmet profesyonellerinde iş stresinin nedenleri ve etkileri: Engelli bakım merkezleri örneği

[ X ]

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Çağ Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Çalışanların çalışma yaşamına yönelik geliştirdikleri kalite algısını etkileyebilecek önemli etkenlerden biri iş yükü ve buna bağlı olarak geliştirdikleri iş yükü algısıdır. İş yükü, gereğinden az ya da fazla olduğunda çalışanların üzerinde stres yaratmakta, yıpratmakta, çeşitli olumsuz etkiler göstermektedir. Çalışanlar, iş yaşamının içerisinde iş yükünün haricinde başka birçok zorlukla karşı karşıya kalabilmektedir. Yaşanan bu zorluklar çalışanları hem iş yaşamı hem de sosyal yaşam içerisinde zayıflatabilmekte; başarısızlık, uyumsuzluk ve doyumsuzluk yaşatabilmektedir. Bahsedilen bu zorlukların en önemlilerinden biri ise tükenmişlik olarak kabul edilmektedir. Özellikle insanlarla birebir etkileşim gerektiren ve duygusal bağlamda yoğun emek ve duygunun işin içerisinde olduğu mesleklerde fazlasıyla görülen tükenmişlik, duygusal tükenme, kişisel başarısızlık hissi ve duyarsızlaşmadan oluşan bir fenomendir. Tükenmişliğin önlenememesi halinde psikolojik, fizyolojik sonuçları olabilmekte, işten ayrılmalarla sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla tükenmişlik, çalışanlarda örgütten uzaklaşma, işe karşı ilgisizleşmenin bir sonucu olarak işten ayrılma niyetinin artmasında da önemli bir öncülü oluşturmaktadır. Dezavantajlı gruplarla çalışan insani hizmet alanı gerek iş yükü, gerekse tükenmişlik açısından oldukça hassas meslek gruplarından birini oluşturmaktadır. Engellilik alanı da bu hizmet alanı içerisinde üst sınır riskinde olan bir meslek grubu olarak kabul görmektedir. Türkiye'de vaka yüklerinin giderek artmasıyla birlikte bu alanda hizmet gösteren bireyler açısından ele alınan iş yükü, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti değişkenleri sıkça birlikte anılan bir hal almıştır. Araştırma, buradan hareketle iş yükü, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti arasında doğrusal ilişkiler olduğu varsayımından yola çıkmış, Özel Engelli Bakım Merkezleri'nin Psiko-Sosyal Destek Hizmetleri biriminde çalışmakta olan insani hizmet profesyonellerinin algılarını tespit etmek ve değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini küme örnekleme yöntemiyle oluşturulmuş olan on ilden on ayrı küme içerisinden tesadüfi olarak belirlenen 104 insani hizmet profesyoneli oluşturmuştur. Verilerin SPSS 21 istatistik paket programında analiz edildiği araştırmanın sonuçlarına göre iş yükü, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler ortaya çıkmıştır.
One of the important factors that may affect the perception of work life quality developed by the employees is the workload and the workload perception they develop accordingly. When the workload is more or less than necessary, it creates stress on the employees and attrition and shows various negative effects. Employees face many other difficulties in the work life, apart from the workload. These difficulties can weaken employees both in business and social life; failure, mismatch and dissatisfaction. Burnout is one of the most important of these challenges. The phenomenon of burnout, which is especially seen in professions where one-to-one interaction with people and in which emotional and intense labor and emotions are involved, consists of emotional exhaustion, feeling of personal failure and depersonalization. If burnout does not prevent, it may have psychological and physiological consequences and result in termination of work. Therefore, burnout is an important precursor in increasing the intention to leave employees as a result of being away from the organization and as a result of being interested in the work. The humanitarian service area working with disadvantaged groups constitutes one of the most sensitive occupational groups in terms of both workload and burnout. The field of disability is also accepted as a professional group at the upper limit risk within this service area. With the increasing case loadings in Turkey, the variables of workload, burnout and intention to quit have become frequently cited together for individuals serving in this field. From this point of view, the study assumes linear relationships between workload, burnout and intention to quit. In this context, a quantitative study was conducted to determine the perceptions of human service professionals working in Psycho-Social Support Services unit of Private Disability Care Centers and to determine the relationships between variables. The sample of the study consisted of 104 human service professionals randomly selected from ten different clusters from ten provinces which were formed by cluster sampling method. The results of the study, in which data were analyzed in SPSS 21 program, revealed statistically significant relationships between workload, burnout and intention to quit.

Açıklama

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Ana Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler

Psikoloji, Psychology, Sosyal Hizmetler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye