Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 103
  • Öğe
    Acele kamulaştırma
    (Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Göktaş, Gülbahar
    Çalışmamızda acele kamulaştırma usulü, kamulaştırma usulüne atıfta bulunmak suretiyle düzenlenmiş ve kamulaştırma usulü üzerinden değerlendirilmiştir. Acele kamulaştırma usulünün ayrıntılı olarak açıklanabilmesi için kamulaştırma işleminin hukuki niteliği ve temel ilkeleri, acele kamulaştırmanın unsurları ve usulü, acele kamulaştırmada iptal davasının etkisi ve yargı kararları başlıkları ele alınmıştır. Acele kamulaştırma usulü, kamulaştırma yönteminin türlerinden biri olmasına karşın acelelik kavramından dolayı kamulaştırma usulünden farklılık göstermektedir. Bu farklılıklara rağmen, acele kamulaştırma usulü kamulaştırma usulüne atıfta bulunarak düzenlendiği için uygulamada birçok hak kayıpları ve belirsizlikler yaşanmaktadır. Acele kamulaştırmanın amaç unsurunu oluşturan kamu yararı kavramının somut olarak varlığını gösterdiği kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde yaşanan değişimler sebebiyle kamulaştırma ve kamu yararı arasındaki ilişkinin zayıfladığı gözlemlenmektedir. Çalışmamızda bu hususlara yer verilmiştir.
  • Öğe
    Ceza muhakemesi hukukunda bilirkişilik
    (Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ayyıldız, Cem
    Ceza muhakemesi, maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için, muhakeme makamının dava konusu eylemin gerçekten gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleştiyse kimin tarafından ve nasıl gerçekleştirildiği gibi soruların cevaplarını bulması gerekmektedir. Son yıllarda bilim ve teknoloji alanlarındaki hızlı gelişimeler, başta toplumsal, ekonomik, ticari hayat olmak üzere tüm alanlarda etkili olmuş ve her bir alanda bilgi sahibi olmayı zorlaştırmıştır. Bu gelişmeler ve ceza muhakemesinin geniş kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, hakimlerin bahsedilen her alanda uzman olmalarını beklemek mümkün değildir. Bir hakim, mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgilerle çözülemeyen, özel veya teknik bilgi gerektiren durumlarda delilleri değerlendirebilmek için uzman görüşüne başvurabilir. Çalışmada bu ihtiyacı karşılamakta önemli bir işlevi olan bilirkişilik kurumun ceza muhakemesi hukuku açısından işleyişi ve yapısı, tarihsel gelişimi, bilirkişi raporunun hazırlanmasında uyulacak kurallar ile bilirkişilerin hak ve yükümlülükleri gibi konular ele alınmaktadır
  • Öğe
    ÉTIENNE DE LA BOÉTİE’nin gönüllü kulluk üzerine Söylevi’nin hukuk felsefesi bağlamında değerlendirilmesi
    (çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) GÜRBÜZ, Berk
    Çok genç yaşta hayata gözlerini kapamasına rağmen ardında bıraktığı kısa bir metinle yüzyıllardır adından bahsettiren Etienne de La Boétie, zamanının çok ötesinde ve hatta belki de günümüzde dahi siyasi çalkantıların yaşandığı dönemlerde tabu olarak kabul edilebilen mefhumların sorgulamasını yapmaktadır. İnsan, doğuştan mı kulluk etme arzusundadır ? 16. Yüzyılın bu dahi hukukçusu ve filozofu Etienne de La Boétie'nin mutlakiyetçi monarşiler ile olan karmaşık ilişkisi ve tiranlığın temellerine meydan okuyan bir düşünür olarak bıraktığı kalıcı miras, onun siyasi düşünce ve hukuk felsefesi tarihindeki öneminin altını çizmektedir. Katkıları, otoritenin doğası, iktidarın dinamikleri ve toplumda adalet arayışına ilişkin tartışmalara ilham vermeye devam etmektedir. Çalışmada Etiénne de La Boétie’nin öne sürdüğü “gönüllü kulluk” kavramının mutlakiyet, egemenlik, tiranlık mefhumları üzerinden yorumlanması ve hukuk felsefesi bağlamında değerlendirilmesi yapılmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    Vicdani ret hakkı
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) DEMİRSOY, Muzaffer
    Vicdani Ret Hakkı; sosyolojik, felsefi, askeri, ekonomik, psikolojik öğeler barındıran bir kavramdır. Bu hak en basit tanımıyla zorunlu askerliğe ve uygulamalarına karşı çıkmak olarak tanımlanabilir. Birçok dünya ülkesinde bireyin yaşamını derinden etkileyen zorunlu askerlik uygulaması ve bu uygulamaya karşı gelişen vicdani ret hakkının hukuki boyutu çalışmada ele alınacak; hakkın doğuşu, gelişimi ve bugünkü durumu ile ilgili açıklamalar yapılacaktır. Vicdani reddin hak olarak tanınması hemen hemen tüm ülkelerde bir direnişin sonucunda gerçekleşmiştir. Bu kapsamda çalışmada Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Yunanistan, İngiltere, İsrail, Rusya, İran, Çin, İspanya, Meksika, Hollanda, Kuzey Kore, Güney Kore ülkelerinde yaşanan vicdani ret mücadelesine de yer verilmiştir. Bu kararlı mücadele sonucunda günümüzde Türkiye hariç Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamı vicdani reddi bir hak olarak kabul etmiş durumdadır. şüphesiz günümüz demokratik devletleri vicdani reddin bir hak olduğu konusunda fikir birliği içerisindedir. Türkiye, vicdani reddi bir hak olarak kabul ederek tarafı olduğu uluslararası kurumların ve sözleşmelerin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmeli, uluslararası arenada demokratik devlet kimliğini korumalıdır.
  • Öğe
    CEZA HUKUKUNDA SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN CEZA SORUMLULUĞU, YARGILANMASI VE İNFAZI
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) AS, Emine Nur
    Henüz erken yaşlarda suç işleyen ve ceza adalet sistemi ile tanışan çocukların, ceza yargılaması sürecinde yetişkinlerden farklı usullere tabi kılınması gerektiği günümüzde neredeyse tüm hukuk sistemleri nezdinde kabul gören bir durum haline gelmiştir. Bu neticede suça sürüklenen çocukların yetişkinlerden ayrı bir yargılama usulüne tabi olmasına ilişkin uluslararası mevzuat ve ulusal mevzuatta birçok düzenleme yapılmıştır. Çalışmamızda öncelikle çocuk, suça sürüklenen çocuk ve yaş küçüklüğü kavramları tanımlanacak olup daha sonra suça sürüklenen çocuğun hakları, ceza sorumluluğu ve tabi olduğu ayrık hükümler incelenecektir. Bu neticede çocuk yargılamasına hâkim olan ilkeler ışığında, çocuk yargılamasında yetişkinlerden farklı olarak izlenecek usul ve kurallar ele alınacaktır. Çalışmamızda suça sürüklenen çocuklar açısından tüm ceza muhakemesi süreçlerinde farklılık arz eden durumlar incelenecek, ardından suça sürüklenen çocuk hakkındaki ilamların infazı konusundaki düzenlemeler anlatılacaktır. Çalışmamızda çocuk yargılaması hem uluslararası düzenlemeler hem de ulusal düzenlemeler çerçevesinde ayrıntılı incelenecek ve çocuk haklarına ilişkin evrensel ilkelere değinilecektir. Ardından ulusal mevzuatta çocuk yargılamasının temeli olan Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Medenî Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Çocuk Koruma Kanunu temelinde suça sürüklenen çocuklar hakkında yargılama süreçlerindeki farklılık arz eden durumlar ulusal ve uluslararası mahkeme kararları eşliğinde incelenecektir.
  • Öğe
    5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU KAPSAMINDA UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ SUÇLARI
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) KÜLEKÇİ, Ömer
    Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları, Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar başlıklı üçüncü kısmının, Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar başlıklı üçüncü kısmında düzenlenmiştir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları, başlık isminden de anlaşılacağı üzere toplumu koruma içgüdüsü ile kanun koyucu tarafından düzenlenmiş ve suç tipine ilişkin cezalandırma yönünde hükümler kanunda yer almıştır. Mağduru kamu olan bu suçun takibi şikâyete tabi değildir ve re’sen kamu tarafından takibi yapılan suç türlerindendir. Uygulamada uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarında fiillerin suç oluşturup oluşturmadığının tespitinin nasıl yapılacağı, hangi durumlarda cezalandırma yoluna gidileceği, kullanım suçu ile benzer özelliklerden ayrılması ve özellikle etkin pişmanlık durumlarının tespitinde görüş farklılıkları yaşanmaktadır. Uyuşturucu maddelere yönelik imal ve ticaret fiillerinin tespitinde yüksek yargı mercilerinin kararları ile doktrinde yazılmış kaynaklar suç vasfının belirlenmesi açısından yol gösterici olmuştur. Uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarını ele aldığımız tezimizde doktrin kaynaklı bilginin yanı sıra olay bazlı Yargıtay kararları ile suç tipini detaylı bir şekilde açıklamaya çalışacağız. Bu çalışmanın birinci bölümünde; bu suç ile ilgili genel bilgiler ortaya konulmuş, uyuşturucu madde kavramı ve türleri açıklanmış, ilgili uluslararası sözleşmeler, suça ilişkin örnek gösterilen ülkelerin düzenlemeleri ve Türk Hukuku düzenlemeleri irdelenmiştir. İkinci Bölümde; suçu oluşturan temel fiillere, nitelikli hallere ve özellikle etkin pişmanlık haline ve suçun genel hükümlerine değinilmiştir. Üçüncü bölümde ise suça ilişkin muhakeme hukuku ile yaptırım hükümleri anlatılmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    TÜRK CEZA HUKUKUNDA TERÖRİZM VE TERÖRİZMİN FİNANSMANI SUÇU
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) KARABIYIK, Oğuzhan Mete
    Çalışmada, Türk Ceza Hukuku kapsamında terörün finansmanı suçu açıklanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde, suç ve ceza kavramaları tanımlanarak genel olarak suç türleri ve suçun unsurları, terör ve terörizm sözcükleri kavramsal boyutta tanımlanmış, terör ve terörizm türleri, unsurları, nedenleri, amaçları açıklanarak ulusal mevzuatta terör ve terörizme dair düzenlemeler ve terör suçları ifade edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise terörizmin finansmanı, unsurları ve terörizmin finansmanı suçu, ulusal mevzuatta terörün finansmanı, niteliği ve terörizmin finansman kaynakları ele alınmış, suç teorisi bağlamında terörizmin finansmanı suçu irdelenmiştir.
  • Öğe
    ADİL YARGILANMA HAKKI BAĞLAMINDA MASUMİYET KARİNESİ
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) GÖKKILIÇ, Muhammed Enver
    Bu tezde, adil yargılanma hakkı bağlamında masumiyet karinesi konusu incelenmiştir. Tez, üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi ve ceza yargılamasında masumiyet karinesi kavramları üzerinde durulmuştur. Tezin ikinci bölümünde, uluslararası belgelerde ve mukayeseli hukukta masumiyet karinesi anlatılmaya çalışılmıştır. Tezin son bölümünde ise adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi ilişkin hukuki düzenlemeler ele alınarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan ve ağır hak ihlallerinin meydana geldiği yargılamalar incelenmiştir.
  • Öğe
    İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASININ HUKUKİ SONUÇLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) GÜN, MUHAMMED BATUHAN
    İdarelerin tüm işlemleri yargının denetimine tabidir. İdari yargı, idarenin yaptığı işlemlerin hukukilik ilkesine uygun olmasını teminat altına alan yargı alanıdır. Genel anlamda idari yargının konusunu ilgilendiren davalar, idari dava olarak tanımlanmaktadır. İdari Yargılama Usul Kanunu idari davaları üç çeşit kategoriye ayırmaktadır. Bunlardan ilki idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlık davalarıdır. Öte yandan iptal davaları ve tam yargı davaları olmak üzere toplamda üç çeşit kategoride idari dava yer almaktadır. İdari işlemin kurucu unsurları olan ‘sebep, ‘konu, ‘usul’, ‘yetki’, ‘şekil’ ve ‘amaç’ unsurları yönünden idarenin işlemlerinin hukuka uygun olması gerekmektedir. İdari iş ve işlemlerin kurucu unsurları yönünden hukuka uygunluk sağlandığı takdirde kamu otoritesini elinde tutan yürütme organının keyfi davranması önlenir ve anayasal açıdan güvence altına alınması sağlanır. İdari Yargılama Usul Kanunu’nda; Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri, Danıştay ve İdare Mahkemeleri’nin, esasa ve yürütmeye yönelik kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye ve eylem/eylemlerde bulunmaya mecburdur. İdari Yargılama Usul Kanunu 28. Maddesinde yargı kararlarının uygulanmasında idareye 30 günlük süre verilmiştir. Bu süre yargı kararının idareye tebliğinden itibaren başlayacaktır ancak bu sürenin idareye verilen bir hazırlanma süreci olduğunu da unutmamak gerekir. Zira burada esas olan yargı kararlarının gecikmeksizin uygulanarak adaletin bir an evvel tecelli etmesi amaçlanmaktadır. Anayasa'nın 138. Maddesinin 4. Fıkrasında; İdareler, Yasama ve yürütme organlarının mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunu belirtmektedir. Uymak zorunda olduğu kararların hiçbir surette değiştirilemez olduğu da yine aynı kanun maddesinde düzenlenmiştir. Mahkemeler tarafından verilmiş olan yargı kararlarının uygulanması, Anayasa metninden de anlaşılacağı üzere yasal bir zorunluluktur. Uygulamada yargı kararlarının uygulanmaması, uygulanıyorsa da gereği gibi uygulanmaması ya da kararın şeklen uygulanması gibi problemlerle çokça karşılaşılmaktadır. Kural olarak idari dava açılmış olması, yapılan idari işlemi ortadan kaldırmayacaktır. İdari yargı kararlarının uygulanmaması halinde İdari Yargılama Usul Kanunu 28/ 3 ve 28/4 maddelerinde idare aleyhine manevi ve maddi tazminat davası açılabileceği belirtilmiştir. Tazminat davası, kişilerin manevi açıdan tatmin olmasına hizmet etmekte ise de hüküm ve sonuçları bakımından yargı kararlarının uygulanmamasını engellememektedir. İdari davaya konu olan idari işlemin yürütülmesinin durdurulması hakkında karar verilmiş olması ya da idari işlemin iptaline karar verilmiş olması hallerinin bazı durumlarında, idare tarafından yeni bir işlem yerine getirilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolu açıktır. Ancak yargı kararlarının uygulanmaması ya da eksik uygulanması veyahut şeklen uygulanması halinde ise mağduriyet ortadan kalkmamış olacaktır. İşlemleri yerine getirmesi gereken kişi ise devletin ilgili memurlarıdır. Devletin ilgili memurlarınca iptal işlemleri gereği gibi kanunun lafzına uygun uygulamadığı ya da mahkemelerin verdiği kararları gereği gibi uygulanmadığı takdirde idari yargı organınca verilmiş olan kararın bir önemi kalmayacaktır. Bu bağlamda tez çalışmasında; İdari yargı kararlarının idare tarafından gereği gibi uygulanmamasındaki sorunlar, Fransa’daki Conseil d’Etat tarafından verilen Astreinte Yetkisi, İngiltere’deki Mandamus ve Declaration uygulamaları, yargısal emir ve cezalandırıcı tazminat kavramları ışığında yargı kararlarının uygulanmaması durumunun çözüm yolları incelenecektir. Bu çerçevede sonuç olarak yargı kararlarının uygulanmaması sebebiyle hükmedilen tazminat tutarının azlığı gerekçesiyle cezalandırıcı tazminatın veya yargısal emirle verilen yargısal para cezasının gerekliliği, yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlisi hakkında soruşturma izni alma müessesinin ayrıcalıklı tutularak özel kanuni düzenlenme yapılması, hakları ihlal edilmiş olanlar tarafından ne gibi usuller izlenerek yargı kararlarını uygulatabileceği hakkında İdari Yargı Kararlarının Uygulama Usul Kanunu’nun çıkartılmasının gerekliliği kaleme alınmıştır.
  • Öğe
    ULUSLARARASI HUKUK BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI GÖÇ VE MÜLTECİ SORUNUNA ULUSLARARASI TOPLUMUN DESTEĞİ
    (Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Ağmaz, Hasan Emre
    Her geçen gün daha da artan düzensiz göç sadece belirli bir bölgenin problemi olmaktan çıkmıĢ baĢta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin ana sorunsalı haline gelmiĢtir. Göç ile mücadele ülkelerin uluslararası mutabakatlara bağlı kalmaları ve sözleĢmeden doğan sorumluluklarını yerine getirmeleri büyük önem arz etmektedir. Uluslararası aktörler ile yapılan protokoller ve anlaĢmalardan doğan sorumlulukların yerine getirilmesinde yaĢanılan olumsuz tutumlar ve Türkiye‟ye içinde bulunduğu bu sorun ile mücadelede uluslararası toplum tarafından gerekli özenin günümüzde halen sağlanamaması noktasında Türkiye‟nin atacağı adımlar son derece önemlidir. ÇalıĢmada uluslararası hukuk bağlamında Türkiye‟nin yaĢadığı göç ve mülteci sorunu ile mücadelesi özetlenecek ve bu konuda ihtiyaç duyduğu uluslararası toplumun desteği üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    UZAY HUKUKU’NDA GELİŞMELER VE TÜRKİYE’NİN YERİ
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) AŞCI, Özge
    Bu tezde, uzay hukukunda gelişmeler ve Türkiye’nin yeri anlatılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde hava ve uzay hukukunun temel özellikleri, tarihi, uluslararası hukukta ve Türk hukukundaki yeri temel kaynaklar ve uluslararası sözleşmeler ışığında ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde uzay hukuku ile ilgili düzenlenmiş olan sözleşmeler, kurum ve kuruluşlar, örgütler incelenmiştir. Başta BM Genel Kurulu tarafından ortaya konulan Genel Kurul kararları, ardından uzay hukuku alanında düzenlenmiş beş temel uluslararası anlaşma incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Türk uzay hukuku ele alınmış önce uzay alanındaki faaliyetler aktarılmış ardından uzay hukuku mevzuatı ve çalışmaları incelenerek Türkiye’nin uzay hukuku alanında uluslararası hukukta nerede yer aldığı ve iç hukukunda uzay hukukuna ilişkin ne gibi düzenlemeler planladığı ele alınmıştır
  • Öğe
    ULUSLARARASI HUKUK BAĞLAMINDA KIRIM'IN İŞGAL VE İLHAKI
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) EVREN, Ahmet Şamil
    Bu tezde, Ukrayna Cumhuriyeti’nin başkenti Kiev’de başlayan ve uluslararası bir soruna dönüşen Avromaydan sonucunda Rusya’nın, Ukrayna’ya bağlı özerk bir Cumhuriyet olan Kırım’ı işgal ve ilhakı, kuvvet kullanma yasağı ve kendi kaderini tayin etme hakkı kapsamında incelenecektir. Ukrayna, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanmış ve ulus devlet olma sürecine girmiştir. Ancak Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle SSCB’nin ardılı konumundaki Rusya’nın, Ukrayna üzerindeki etkinliği artmış; bu durum Avrupa’ya hem coğrafi hem de yapısal olarak yakın olan Ukrayna’da toplumsal ve siyasal sorunlara yol açmıştır. Özellikle Ukrayna Hükümeti’nin 2010 yılında paraf edilen ve 2013 yılında imzalanması planlanan “Derinleştirilmiş AB Doğu Ortaklığı” projesinden vazgeçmesi sonrasında sorunlar ve ayrışmalar iyice artmıştır. Bu istikrarsızlık, Kırım’a da sıçramış, çoğunluğu Rus olan Özerk bölge, Rusya tarafından çeşitli bahaneler öne sürülerek önce işgal, ardından ilhak edilmiştir. Tezde, Kırım’a yapılan Rus müdahalesi ve sonrasında ilan edilen bağımsızlık ile Kırım’ın Rusya’ya katılma konuları işlenecektir. İnceleme; işgal ve ilhak kavramları, kuvvet kullanma yasağı, kendi kaderini tayin etme hakkı ve garantörlük anlaşmaları ile sınırlı olacaktır. Tezde, ilk olarak Kırım’ın genel görünümü anlatılacak, ardından tarihsel süreçte Kırım’ın uluslararası statülerinden söz edilecektir. Son olarak Rusya’nın, Kırım’ın işgal ve ilhak süreci anlatılacaktır. Ardından uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağı ve kendi kaderini tayin etme hakkı üzerinde durularak söz konusu ilhakın uluslararası hukuk açısından durumu Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve uluslararası sözleşmeler ışığında değerlendirilecektir.
  • Öğe
    İCRA HUKUKUNDA ELEKTRONİK ORTAMDA AÇIK ARTIRMA YOLUYLA SATIŞ
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) ALTINOĞLU, Mehmet
    Teknolojinin ilerlemesi; sonuçlarını, yaşamımızın her alanında olduğu gibi hukuk alanında da doğurmaktadır. Günümüzde gelinen aşamada, bir yargılamanın tarafları, ekran karşısında mahkeme salonundaymışçasına savunma yapabilir; taraf vekilleri dosya kapsamına sistem üzerinden dilekçe sunabilir, dosyadaki evrakı inceleyebilir ve duruşmalara katılabilir duruma gelmiştir. Hukuk dünyamızda yaşanan bu gelişmelere dair icra hukuku alanında da yakın geçmişte yeni ve güncel düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemelere göre artık icra hukuku kapsamında paraya çevirme işlemleri sırasında yapılacak açık artırmalar, mezat salonlarına gitmeye gerek kalmaksızın elektronik ortam üzerinden gerçekleştirilecektir. 30.11.2021 Tarih ve 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile getirilen bu yenilikle birlikte artırmaya katılmak isteyenler, elektronik ortamda satış portalı üzerinden bu katılımı gerçekleştirebilecek ve artırma konusu mal için pey ileri sürerek o malı satın alma imkânına sahip olacaklardır. İcra hukuku kapsamında, artırmaya ilişkin elektronik ortam üzerinden teklif vermeye dair daha önce getirilen düzenlemelerin bir sonraki adımı olan elektronik ortamda açık artırma suretiyle satış, artırma ve ihale öncesinde, sırasında ve sonrasında karşılaşılan birçok olumsuzluğu gidermeyi hedeflerken; icra hukuku kapsamında paraya çevirme usulünde de birçok değişikliği beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, 7343 sayılı Yasa’nın İcra ve İflas Kanunumuzda yaptığı değişiklik ve eklemelerle birlikte yürürlüğe giren ve Kanunun 111/b maddesinde düzenlenen elektronik ortamda açık artırma suretiyle satış konusu ele alınarak, hukuk dünyamıza getirdikleriyle birlikte açıklanmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    EXPLORING THE ROLE OF GAMIFICATION IN LEARNING VOCABULARY
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) GÜNDOĞAN, İlker
    Throughout humanity's civilization, games have attempted to fill essential gaps in daily life. Games have been used as a tool for increasing communication between people, teaching life norms, and solving difficulties since ancient times. Through games, both children and adults learn their duties and begin to build their own tactics to attempt to overcome the challenges they encounter. Children learn to speak and engage through games during their early years. Play may be viewed as a form of self expression for children throughout this time period. Games are important instruments for supporting physical, mental, cognitive, and psychological development throughout childhood (Deterding et al., pp. 9–15, 2011). Due to the important role of gamification in education, in this study, it is aimed to explore students' achievements, attitudes and perspectives on gamification in vocabulary learning. The research was carried out with the participation of 23 students aged 10 years. In the study, which lasted for six weeks in total, students were given vocabulary lessons with applications such as 'Kahoot, Wordwall, Taboo and Pictionary'. At the beginning and end of the practice, a questionnaire was administered to the students to measure their attitudes, 'the Word Test' to measure their success, and a reflective journal to learn their perspectives. According to the Questionnaire and the Word test results, a significant difference was observed in both achievement and attitude of the students in the pre- and post-test comparisons. The data collected with the reflective journal were categorized and it was examined that students' perspectives on gamification were positive.
  • Öğe
    EXPLORING 9th -GRADE STUDENTS’ WELL-BEING IN A PUBLIC SCHOOL CONTEXT IN TURKEY
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) BARAN, Dila
    One factor that impacts students’ academic performance and success in life is their psychological state. Well-being is considered one of the most crucial elements of this psychological state and is defined as a condition “in which a person can realize their full capacity, work successfully and creatively, establish strong interpersonal relationships, and contribute to the community” (Beddington et al., 2008, p. 1057). For many years, psychology and education have both employed and extensively investigated the idea of well-being. Well-being is a broad subject and it is influenced by several factors; including the school context, social relations, structural features and facilities of the school, and many more. As a result, the context must be taken into account while discussing this topic. In line with the information, this study aims to explore the well-being of 9th -grade students in the public school context. In the study, variables (school context, school engagement and safety, students’ gender, relations with peers and teachers, and their perceptions of school life) related to students' well-being levels were examined by using a mixed-method technique. The quantitative data were collected using The EPOCH Measure of Adolescent Well-being, adapted by Kern et al. (2016). In addition, qualitative data were collected using semi-structured interviews. When the survey findings were evaluated, the students’ overall well-being score was moderate, and there was no significant difference in terms of gender. Besides, when the interview responses were analyzed, it was revealed that students were happy in the school context, communicated well with teachers and peers, participated in various activities, and felt safe in the school context.
  • Öğe
    REFİK HALİD KARAY’IN “YATIK EMİNE” VE NATHANİEL HAWTHORNE’NİN “KIZIL DAMGA” ESERLERİNİN FEMİNİST EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) ERİN, Özlem
    Türk edebiyatının çok yönlü kalemlerinden biri olan Refik Halid Karay (1888-1965) Anadolu’ya sürgüne gönderildiği dönemlerde Memleket Hikâyelerini yazmıştır. Dönemin sosyal-kültürel yapısının da gözler önüne serildiği eserinde, Yatık Emine (1919) adlı hikayesi tasvirlerindeki gerçeklik ve ayrıntılı gözlem gücü ile dikkat çekmiştir. Amerikan edebiyatının güçlü ve aykırı kalemlerinden olan Nathaniel Hawthorne (1804-1864) görev yaptığı yerden ayrıldığı süreci acı ve tatlı yönleri ile anlattığı ayrıca da Püritenler ’in katı yaşamını ortaya koyduğu eseri The Scarlett Letter 1850 (Kızıl Damga) ile Amerika’da çok satan eserler içerisinde yerini almıştır. Bu çalışmanın amacı, Türk edebiyatından Refik Halid Karay’ın “Yatık Emine” öyküsü ile Nathaniel Hawthorne’un “Kızıl Damga” adlı eserini feminist edebiyat kuramı ve feminist eleştirisi bağlamında karşılaştırmaktır. Çalışmada feminist edebiyat kuramı ve feminist eleştirinin tarihsel gelişiminin yanında Refik Halid Karay ve Nathaniel Hawthorne’un hayatları, edebi kimlikleri ve eserlerine de yer verilmiştir. Tezin odak noktasını, feminist edebiyat kuramı ve feminist eleştirinin de ele aldığı toplumsal cinsiyet, bekaret, aşağılanma, aldatma, ataerkillik vb. temel kavramlar üzerinden incelemek oluşturmaktadır. Bu bağlamda “Yatık Emine ve Kızıl Damga” adlı eserlerde yer alan kadın karakterler seçilen temel kavramlar üzerinden karşılaştırılarak incelenmiştir.
  • Öğe
    KONTEYNER VE KONTEYNERİN BEKLEMESİ VE GECİKMESİ BEDELİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2023) CEREN, İbrahim Ata Can
    20. yüzyılın sonlarına doğru keşfedilen konteyner taşımacılığı, dünya ticaretinde devrim niteliğinde olup dünya ticaret hacminin mesafe tanımaksızın artmasına, bir farklı deyişle, dünyanın sermaye sahipleri için küçülmesine, sermaye akışlarının hızlı dönmesine olanak sağlamıştır. Konteyner taşımacılığı faydalarının yanı sıra bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Faydaları, beraberinde getirdiği problemlere kıyasla daha önemli olduğundan günümüze kadar gelişimini sürdürmüş ve halen sürdürmeye devam etmektedir. Öyle ki, konteynerin hukuk dünyasında getirdiği problemlere çözüm üretmek amacıyla milletlerarası sözleşmeler art arda düzenlenmiş; ancak bir problemin çözülmesi ardından başka problemler de ortaya çıkarak sürekli bir çözüm ihtiyacını gerekli kılmıştır. Bu minvalde, çalışmanın ilk bölümünde konteynerin keşfi ile faydalarına ve getirdiği problemlere ilişkin açıklamalarda bulunduktan sonra, bu hususlara ilişkin milletlerarası sözleşmelerle getirilen çözüm yolları incelenecektir. Konteyner taşımacılığından kaynaklanan problemlerden biri halen daha günümüzde varlığını devam ettirmektedir. Hukuk dünyasında, problemlerin özel olarak düzenlenme ihtiyacı, yalnızca var olan düzenlemeler ışığında çözüme kavuşturulamaması durumunda başvurulması gereken bir yoldur. Bu hususta konteynerin beklemesi ve gecikmesi kavramının var olan hukuk kuralları kapsamında sınıflandırılmasının mümkün olup olmadığı, bir kalıp içerisinde uygulanıp uygulanamayacağı noktası önem arz etmektedir. Bu minvalde çalışmanın ikinci bölümünde konteynerin beklemesi ve gecikmesi kavramının Türk hukukunda hangi müessese ile bağ kurulabileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır. Konteyner taşımacılığının mesafe tanımıyor olması, düzenlemelerin ulusal veya bölgesel bir düzenlemeyle yeknesaklık sağlamaktan ziyade, milletlerarası düzlemde bir yeknesaklık sağlanmasını gerekli kılmıştır. Bu sebeple, çalışmanın üçüncü bölümünde, vii günümüzde yer alan hukuk sistemlerinin konteynerin beklemesi ve gecikmesi bedelinin hukuki niteliğine ilişkin öğretide ve yargı kararlarındaki bakış açılarına, bu bakış açıları arasındaki farklılıklara değinerek konteynerin beklemesi ve gecikmesi bedelinin hukuki niteliğine ilişkin açıklamalarda bulunulacaktır. Çalışmanın son bölümünde, konteynerin beklemesi ve gecikmesi bedeline ilişkin düzenlemelerin Türk hukuku uyarınca geçerli bir düzenleme olup olmadığı değerlendirilerek açıklamalar yapılacaktır.
  • Öğe
    TÜRK CEZA HUKUKUNDA SERİ MUHAKEME USULÜ
    (ÇAĞ ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) GÖKKAYA, Mesut
    Ülkemizde son zamanlarda nüfusun artması ya da diğer başkaca sebeplerle suç oranlarında ciddi bir yükselme meydana gelmiş olup Türk yargı sistemizde artan iş yükünün azaltılabilmesi amacıyla Ceza Muhakemesi Hukukumuzda alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında bir çok arayışa gidilmiştir. Bu amaçla Uzlaştırma müessesesinin uygulama alanı her geçen gün daha da genişletilmiş, bunun yanı sıra ceza mahkemelerinde olağan dışı artan iş yükünün azaltılabilmesi amacıyla Önödeme ve Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi gibi alternatif uyuşmazlık çözüm müesseseleri de hukukumuzda uygulama alanı bularak yer edinmiştir. Bu alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına en son olarak 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7188 Sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Sistemimize “Seri Muhakeme Usulü” kazandırılmıştır. Bu yeni müessese ile bir takım katalog suçlar açısından Cumhuriyet Savcısının teklifi, bunun şüpheli tarafından müdafi huzurunda kabul edilmesi ve mahkeme tarafından uygun bulunarak hüküm verilmesi ile uzunca süren ve adeta çığ gibi artan yargılama faaliyetlerinin bir nebze olsun hızlandırılması amaçlanmaktadır. Bu yeni müessese ile şüpheli bir takım haklarından feragat etmekte ancak bu sayede alacağı cezası da yarı oranında indirilmektedir. Şüphelinin anayasa ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında herhangi bir hak kaybı yaşamaması da oldukça önemlidir. Çalışmamızda, bu yeni müessese olan Seri Muhakeme Usulünün, hukukumuzdaki yeri, amacı, hukuki niteliği, seri muhakeme usulünün uygulanma koşulları ve uygulanamayacağı durumlar ile sonuçları açıklanacaktır. Türk Ceza Hukukumuzda yer alan diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ile karşılaştırması yapılarak farklılıklarına değinilecek olup en son olarak müessesenin daha da iyileştirilebilmesi ve geliştirilebilmesi için önerilerde bulunularak Türk Ceza Hukukumuza fayda sağlanması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    DİJİTAL VERİ HIRSIZLIĞI
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2022) AÇIKBAŞ, İslam Kurthan
    Dijital veriler, kullandığımız telefondan bilgisayarlara, akıllı saatlerimizden teknoloji içeren her eşyaya, oyuncaklardan sosyal aktivitelere kadar ve daha fazla alanda hayatımızda yer almış durumdadır. Dijital verilerin insan hayatındaki geniş çapta yer edinmesi, yeni suç tiplerini ve suç işleniş şekillerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toplumsal düzenin yapı taşı olan hukuk bilimi, bu değişim ve ilerleyişin karşısında kayıtsız kalamamış ve dijital verilerin temelini oluşturduğu bilişim alanında düzenlemeler yapılması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Ancak, teknolojinin çok hızlı gelişmesi ve toplumun teknoloji karşısındaki ihtiyaçlarının ilerleyen zaman içinde hissedilmesi bilişim hukuku alanında, etkili bir yasal düzenlemenin yapılmasına engel olmuş, yapılan düzenlemeler de eksik veya mevcut düzenlemelere ekleme suretiyle yapılmıştır. Oluşan bu hukuki açık kısa zamanda hem ulusal hem de uluslararası alanda kendisini göstermiştir. Hem uluslar hem de uluslararası örgütler, oluşan bu açığı kapatmak ve bilişim suçlarıyla daha etkili mücadele etmek amacıyla girişimlerde bulunmuşlardır. Yine de bilişim hukuku alanındaki düzenlemelerin, teknolojik gelişmelere ilişkin düzenlemelerin gerisinde kaldığı ve yüzde yüz bir çözümün bulunamadığı görülmektedir. Bilişim hukuku alanındaki yasal düzenlemelerin kusursuz olmasını beklememekle birlikte, mevcut düzenlemelerinde yapılabilen ve yapılacak en etkin düzenleme olmadığını düşünmekteyiz. Bu nedenle; teknik bir alan olan bilişim hukukunun temelini oluşturan dijital verilerin, hem teknik hem de hukuk alanında adlandırılabilmesi için en basit haliyle teknik açıklamalar ve örnekler verilmiş, daha sonra dijital veri hırsızlığının temelini oluşturduğu ulusal düzenlemeler ile uluslararası düzenlemelerde yer alan farklı suç tipleri ele alınarak açıklanmış ve örnekler verilerek bilişim suçlarına konu dijital verilerin güvenliği için neler yapılabileceği anlatılmaya çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Veri, dijital veri, bilişim suçları, veri hırsızlığı, bilişim hukuku.
  • Öğe
    TÜRK VERGİ HUKUKUNDA SAHTE BELGE DÜZENLEME VE KULLANMA FİİLLERİNİN ZARARLARI İLE BU SORUNLARA İLİŞKİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
    (Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler, 2022) ÇAMCI, Melih
    Bu çalışmada vergi denetim sistemi ve yargı kararları ışığında, sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma fiillerinin zararları ortaya konularak, bunlara yönelik çözüm önerileri geliştirilmeye çalışılmıştır. Sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerinin, başta hazine gelirlerini azaltması olmak üzere, kayıt dışılık, gelir dağılımının bozulması ve güven kaybı gibi ekonomik, sosyal ve mali boyutları olan birçok zararı bulunmaktadır. Sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerine yönelik yürütülen vergi incelemeleri vergi incelemelerinin büyük kısmını oluşturması nedeniyle denetim gücünün etkin ve verimli kullanılmasını engellemekte, ayrıca beşerî sermayenin atıl kalmasına neden olmaktadır. Bu kapsamda mükellefler için kriterler aranması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ile işlemlerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, gelir uzmanlarının incelemeye yetkilendirilmesi, katma değer vergi (KDV) sisteminin güncellenmesi gibi sorunların çözümlerine ihtiyaç vardır. Tüm bunların yanında ödül ve teşvik sisteminin uygulanması ve sivil toplum kuruluşları ile uyumlu politikalar üretilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede elde edilen çözüm önerilerine, literatür kaynakları ve yargı kararlarının yanı sıra vergi müfettişleriyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler sonucunda ulaşılmıştır.