İİBF- İşletme - Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 175
  • Öğe
    ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE MİLLİ EGEMENLİK
    (2023) CANKUT, Ayhan
    Atatürkçü düşünce sisteminin kaygısız bağımsız şartsız tam bağımsız, milli egemenliği dayalı bir devlete sahip olması aklın ve ilmin yol göstericiliğinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması hedefi oluşturmaktadır.
  • Öğe
    Anzak Askerlerinin Günlük ve Mektuplarında Gelibolu Muharebeleri ve Türk Algısı
    (2023) CANKUT, Ayhan
    Gelibolu Muharebeleri, harp tarihimizde dönüm noktası olan olaylardan biridir. Bu savaşın Türk ulusuna verdiği en büyük armağan, Atatürk’ü ve onun askerî dehasını ortaya çıkarmak olmuştur. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ile uğradığımız büyük bozgundan sonra, Türk kahramanlığının ve zaferinin destanı tekrar Gelibolu Muharebeleri ile yazılmıştır. Deniz ve karada sürdürülen savaşın cereyan tarzı, Türk ve dünya tarihi açısından önem taşımaktadır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılması sonucu açılan Gelibolu Cephesi ve bu cephede 18 Mart 1915-9 Ocak 1916 süresinde alınan karar ve yapılan uygulamalar, sosyopolitik öneme sahip olup, bu önem hem tarihe hem de yansımaları ile bugüne aittir. Savaşa katılan Avusturalya ve Yeni Zelenda Kolordusu (Anzak) askerlerinin savaş tecrübelerini anlatan mektupları ile Gelibolu Yarımadası`ndaki yaşamları ve ömürlerinde ilk kez karşılaştıkları kendilerine “vahşi, barbar vs.” olarak propagandası yapılan Türk askerleri hakkındaki algıları, yarımadada yaşanan mücadelenin bir başka boyutunu göstermiştir. Bu çalışma ile Birinci Dünya Savaşı`nın en önemli cephelerinden biri olan Gelibolu Muharebelerinde, İtilaf Devletleri tarafında savaşa katılan Anzak askerlerinin mektuplarında savaşın ve karşılaştıkları ilgili Türk algısı analiz edilecektir
  • Öğe
    Millî Mücadele Döneminde Bir Mandacı: “Halide Edip (Adıvar)”
    (2022) CANKUT, Ayhan
    Halide Edip (Adıvar), özellikle İzmir`in işgali sonrası toplumsal uyanışı başlatan konuşmaları ve yazıları ile mücadele ruhunu ateşleyen bir vatansever olmakla birlikte diğer taraftan kurtuluşu, Türk Milletinin karakterinde, özverisinde ve başarıya olan inancında değil de Amerika’nın koruyuculuğu ve kollayıcılığı altında gören önemli bir figürü olarak tarihimizde yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa ile Millî Mücadelemizin en karanlık ve zorlu zamanlarından büyük bir başarı hikayesinin yazılmasına tanık olmasına rağmen, Türkiye`nin Amerikan emperyalizminin bir sömürgesi olması düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığına dayanan fikir ayrılığı, kurtuluştan sonra her ikisi arasındaki bağları koparmış, 1926`da başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk`ün vefatının ardından,1939`a kadar süregelen sürgün hayatının başlamasına neden olmuştur. Halide Edip, sonraları mücadele dönemindeki “mandacı” düşünceleriyle de ulusalcı ve anti-emperyalist düşünce tarafından da eleştirilerin odağına oturtmuştur. Çalışmayla, Millî Mücadele döneminde Amerikan Mandasının ateşli taraftarları olarak bilinen Halide Edip (Adıvar)`ın, eleştirisel olarak analizi yapılacaktır.
  • Öğe
    Kıbrıs Meselesinin Tarihi Arka Planı ve Bugünü
    (2022) CANKUT, Ayhan
    Kıbrıs stratejik konumu itibarıyla, Tür kiye’nin güvenliğinin ve milli menfaatlerinin temini için son derece önem arz etmektedir. Kıbrıs, Osmanlı Devleti 1571’de adayı fet hettikten sonra Türk yurdunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısı ile tarihsel bağları mız mevcuttur. Diğer bir husus da Kıbrıs’ta yerleşik Türk nüfusu Türk milletinin yadsı namaz bir parçasıdır. Zira Kıbrıs’taki Türk nüfusunu, adanın 1571’de fethinden ve 1974 Barış Harekatı’ndan sonra Anadolu’nun çe şitli bölgelerinden göç etmek suretiyle adaya yerleşen Türkler oluşturmuştur. Bu sebeple Türkiye’de ada için “Yavru Vatan” tabiri kul lanılmaktadır. Tarihi ve kültürel zenginlikleri, deni zi, kumsalları ile hayranlık uyandıran doğal güzelliği sayesinde büyük bir turizm potansi yeline sahip olan Kıbrıs üzücüdür ki çözüm bekleyen bir mesele olarak gündemde yer almaktadır. Kıbrıs meselesi hakkında doğru bilgi ve kanaat sahibi olunabilmesi için tarihi arka planının ortaya konması gereklidir
  • Öğe
    ADANA İŞGAL KOMUTANI BREMOND’UN ANILARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME
    (2023) CANKUT, Ayhan
    Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Anlaşması sonrasında Adana, coğrafya ve strateji bakımından İngiltere’nin ve Fransa’nın mücadele alanlarından olmuştu. Fransa siyasi baskısını artırarak 15 Eylül 1919’daki Suriye İtilafnamesi’yle amacına ulaşmış, İngiltere’den istediğini almış, Adana bölgesinde etkin aktör durumuna gelmişti. Çukurova bölgesinde Ermeni Devleti kurma vaadiyle Ermenileri ateşleyen Fransa, Çukurova şemsiyesiyle Dörtyol, Tarsus, Adana, İskenderun ve Mersin’i işgal edip, işgalin yönetimini Albay Edouard Bremond’a teslim etmişti. Suriye İtilafnamesi gereği Çukurova’yı terk eden İngiliz birliklerinin yerine, Fransız Bremond’un yönetimine sayıca kabarık Ermeni askerleri ve farklı gruplardan toplanan Afrika birlikleri tahsis edilmiştir. Emrindeki kuvvetin büyüklüğü nedeniyle Adana bölgesinde tam hâkimiyet kurduğuna karar veren Albay Bremond, ilk günden itibaren bölge halkına sert davranmaya, züllüme başlamıştır. Kuvayi Milliye güçlerinin etkin ve kararlı mücadelesi sayesinde Adana’da ummadığı şekilde şaşıran, yönetim kabiliyetini ve inisiyatifini yitiren Albay Bremond, hatıratında kendi emir komuta ve idare anlarını her ne kadar olduğundan değişik aktarmaya çalışsa da çok tartışılan bir yönetici olmuştur. Bu çalışma ile Albay Bremond`un Çukurova’nın işgalinde görevine ilişkin anılarını topladığı, Paris’te 1921 yılında Imprimerie Nationale yayınevi tarafından yayınlanan, Fevzi Dural tarafından dilimize çevrilen hatıratla ilgili tartışmalı konular araştırılacaktır.
  • Öğe
    Kıbrıs Türklerinin Varoluş Mücadelesinde 27-28 Ocak Olaylarının Önemi !
    (2022) CANKUT Ayhan
    Kıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçmesini Enosis hayallerini gerçekleştirmek için fırsat olarak değerlendiren Rumlar, İngilizlerin tarafgir tutumundan ve hoşgörüsünden faydalanarak Enosis için gayret sarfetmeye başlamışlardır. İngiliz yönetimi döneminde Kıbrıs Türkleri ekonomik, siyasal ve kültürel yönden zor durumda kalan taraf olmuş, Rumlar ise İngiltere’nin tarafgir tutumu sayesinde üstün konuma gelmişlerdir. Kıbrıs Türkleri, her türlü olumsuzluğa rağmen haklarını ve varlıklarını korumak için büyük bir mücadele vermişlerdir. Mesele, Rumların Enosis emellerine karşı Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi çerçevesinde gelişmiştir. Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde 27-28 Ocak 1958’de yaşanan olaylar, İngiliz sömürge yönetimine karşı sergiledikleri tutumlarında değişikliğe neden olan önemli bir dönüm noktası teşkil eder. Bu olayları tetikleyen ise Kıbrıs’ta yayınlanan Bozkurt gazetesindeki, Dışişleri Bakanı Zorlu’nun açıklamalarına ilişkin haberin, “İngiltere taksimi kabul etti” şeklinde yanlış yorumlanması olmuştur. Haberin sevindirici etkisiyle sokağa çıkan Türk halkına karşı İngiliz Sömürge yönetimi aşırı şiddet uygulamış ve yaşanan olaylarda hayatını kaybedenler ve yaralananlar olmuştur. Kıbrıs’ta yaşanan üzücü olaylar Türkiye kamuoyunu da harekete geçirmiştir. Rum-Yunan ikilisinin oynadığı oyunlar ve amaçlarına ulaşmak için yaptıkları katliamların halkımıza, özellikle gençlere aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaşanmaması için gereklidir. Bu çalışmada o günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek, Kıbrıs meselesinin bir dönemine ışık tutulması ve Kıbrıs Türklerinin tarihinde önemli bir yeri olan 27-28 Ocak Olaylarının incelenmesi hedeflenmiştir
  • Öğe
    KIBRIS MESELESİ DOĞRUDAN SEBEPLER, MEGALİN İDEA VE ENOSİS
    (2021) CANKUT, Ayhan
    KIBRIS SORUNU TEMELLERİ, KIBRIS'DA BÜYÜK YUNANİSTAN'IN SINIRLARI İÇERİSİNDE GÖSTEREN MEGALİ İDEA HARİTASIYLA BİRLİKTE ATILMIŞTIR.
  • Öğe
    KIBRIS MESELESİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE ULUSLARARASI HALE GELME SEBEPLERİ
    (2014) CANKUT, Ayhan
    Kıbrıs meselesi çok uzun bir geçmişi olan, zor ve karmaşık bir sorundur. Bu yüzden 1950’li yıllardan itibaren Türkiye gündeminin başında yer alan bu mesele ne yazık ki hala çözülebilmiş değildir. Kıbrıs meselesi, Türk Yunan sorunlarının da başında yer almaktadır. Türkiye’de tüm kamu kurum ve kuruluşları ile fertlere kadar mal olan Kıbrıs, bu vasfıyla bütün Türk halkını ilgilendiren milli bir meseledir. Rum-Yunan ikilisinin, “Enosis” emellerini halen sürdürüyor olmaları, Kıbrıs Türklerinin uluslar arası antlaşmalardan doğan haklarını tanımamaları, onlara uyguladığı ekonomik ambargo ve uluslar arası alanda uyguladığı yıkıcı propaganda ve meselenin çözümü hususunda sergilediği uzlaşmaz tutum, bu sorunun daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Yunanistan, Avrupalı büyük devletlerin ve ABD’nin desteğini alarak Kıbrıs’ı ilhak etmek istemektedir. Bu maksatla Avrupa Birliği (AB) üyeliğini baskı aracı olarak kullanmaktadır. Avrupalı devletler ise her zamanki taraflı tutumlarını bu konuda da değiştirmeyerek, Türkiye ile AB arasında sürdürülen üyelik müzakereleri kapsamında ön şart olarak ileri sürmektedir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’i ve Ortadoğu’yu kontrol eden stratejik bir konuma sahiptir. Bu özelliği sebebiyle, Akdeniz ticaretini elinde bulundurmak ve Ortadoğu bölgesindeki zengin petrolkaynaklarını kontrol etmek isteyen büyük devletler ada üzerinde söz sahibi olmayı amaçlamaktadırlar.1 Bu durum da ada üzerinde güç mücadelesini beraberinde getirmektedir. Sorunun bunca zaman sürmesi ve halen çözüme kavuşturulamamış olması ve uluslar arası bir sorun haline gelmesinin başlıca sebebi bu mücadeledir. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının menfaatlerinin korunabilmesi ve meselenin hakkaniyetli bir çözüme kavuşturulması için Kıbrıs sorununun sebeplerinin doğru tahlil edilmesi gereklidir. Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs’ı “Büyük Yunanistan’ın” sınırları içerisinde gösteren ilk “Megali İdea” haritasına dayanmaktadır. Söz konusu harita 1791 yılında çizilmiş olup, 1796 yılında yayımlanmıştır. Megali İdea düşüncesi doğrultusunda gelişen Yunan milliyetçiliği Kıbrıslı Rumları da etkilemiştir. Bunun sonucunda, Mora isyanıyla eşzamanlı olarak Kıbrıslı Rumlar da 1821yılında, Enosis maksatlı bir ayaklanma hazırlığına girişmişlerdir. Ancak bu girişimleri, dönemin Valisi Küçük Mehmet tarafından eyleme dönüşemeden tespit edilerek önlenmiştir.2 Osmanlı Devleti, 4 Haziran 1878 tarihinde İstanbul’da imzalanan anlaşma neticesinde adanın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye devretmiştir.3 Bu durumu fırsat bilen Rumlar, bu tarihten itibaren faaliyetlerini artırmaya başlamıştır. Giderek tırmanan Enosis hareketleri 1950’li yılların başında en üst seviyeye ulaşmıştır. Kıbrıs meselesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, kısaca Kıbrıs tarihinin incelenmesi, Megali İdea ile Enosis’in ne manaya geldiğinin iyi kavranması ve olayların bu çerçevede değerlendirilmesi uygun olacaktır. Ayrıca stratejik önemi nedeniyle bölgede emelleri olan dünyanın tüm büyük devletlerin de dikkatini çeken Kıbrıs’ın, Türkiye ve diğer devletler açısından neden önemli olduğunun ortaya konması da gereklidir.
  • Öğe
    Kıbrıs Meselesinin Tarihi Arka Planı ve Bugünü
    (2022) CANKUT, Ayhan
    Kıbrıs stratejik konumu itibarıyla, Türkiye’nin güvenliğinin ve milli menfaatlerinin temini için son derece önem arz etmektedir. Kıbrıs, Osmanlı Devleti 1571’de adayı fethettikten sonra Türk yurdunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısı ile tarihsel bağlarımız mevcuttur. Diğer bir husus da Kıbrıs’ta yerleşik Türk nüfusu Türk milletinin yadsınamaz bir parçasıdır. Zira Kıbrıs’taki Türk nüfusunu, adanın 1571’de fethinden ve 1974 Barış Harekatı’ndan sonra Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göç etmek suretiyle adaya yerleşen Türkler oluşturmuştur. Bu sebeple Türkiye’de ada için “Yavru Vatan” tabiri kullanılmaktadır.
  • Öğe
    ANALYSIS OF THE FENER GREEK PATRIARCHATE AND THE WESTERN THRACE TURKISH MINORITY
    (2021) CANKUT, Ayhan
    ABSTRACT: The Republic of Turkey about the closure of all private schools that give higher education and do not pass to the state (To the Ministry of National Education) has accepted law in 1971. Although to be clearly stated in the Lausanne Treaty and it allowed staying in Turkey in return for the Patriarchate's non-political activities that was wanted to use the Patriarchate as a tool in foreign policy by the United States of America (USA) against the Russian Orthodox Church begun to follow different political system after World War II. The aim of these works in Istanbul, the first step was to constitute a similar independent Vatican model in İstanbul by taking Patriarchate outside the Turkish legal legislation. On the other hand, Greece sees the Turkish Minority in Western Thrace as a threat to the future of the country, and the Turkish population is tried to be eliminated through forced migration and assimilation. In this study, the Greek Government, on the one hand, wants to bring “ecumenical” to the Patriarchate with privileges and a fait accompli for the Patriarchate, other hands against the Western Thrace Turks, who could not even elect their religious representatives, refrained from giving the gains that Turks gained by the Treaty of Lausanne is subject of this study.
  • Öğe
    RUMLARIN AKR?TAS SOYKIRIM PLANLARI VE KIBRIS'TA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN BAŞLANGICI
    (2021) CANKUT, Ayhan
    1950‟lerden itibaren Türkiye‟nin milli davalarından biri haline gelen Kıbrıs meselesinin kökeni, Kıbrıs‟ı da Büyük Yunanistan‟ın sınırları içerisinde gösteren 1796 tarihli “Megali Ġdea” haritasına dayanmaktadır. Meselenin özü, Rumların Enosis emellerine karĢı Kıbrıs Türklerinin varolma mücadelesidir. 1959 yılında yapılan Zürih ve Londra antlaĢmaları neticesinde, 16 Ağustos 1960‟ta, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuĢtur. Rumların 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren “Akritas” soykırım planını devreye sokmaları üzerine ada fiilen ikiye bölünmüĢtür. BM Güvenlik Konseyi‟nin 4 Mart 1964‟te aldığı bir kararla Kıbrıs‟ta, BM BarıĢ Gücü kurulmuĢ, Kıbrıs Hükümetinden de Ģiddet ve kan dökülmesini önleyici önlemleri alması istenmiĢtir. Bu karar Rum Yönetiminin meĢru Kıbrıs Hükümeti olarak tanınmasına ve Kıbrıs Türk toplumunun da asi bir topluluk olarak görülmesine neden olmuĢtur. Rumlar 1 Mayıs 2004‟de Avrupa Birliği‟ne girmiĢ ve Avrupa Konseyi ile Avrupa Parlamentosunda da temsil hakkı kazanmıĢlardır. Rumlar kazandıkları bu hakları ve tek baĢlarına sahiplendikleri devleti federasyon olarak paylaĢmayı istememektedirler. Tarihi gerçeklerin, verilen mücadelenin ve yaĢanılan acıların genç kuĢaklara aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaĢanmaması için gereklidir. Bu makalede, bugüne kadar süren çözümsüzlüğün asıl sebebinin Rumların Enosis hedefleri olduğunun bilinmesi ve bu maksatla uygulamaya koydukları Akritas soykırım planının kamuoyuna anlatılması hedeflenmiĢtir. O günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek alınabilecek dersler ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır.
  • Öğe
    Millî Mücadele Döneminde Bir Mandacı: “Halide Edip (Adıvar)”
    (2022) CANKUT, Ayhan
    Halide Edip (Adıvar), özellikle İzmir`in işgali sonrası toplumsal uyanışı başlatan konuşmaları ve yazıları ile mücadele ruhunu ateşleyen bir vatansever olmakla birlikte diğer taraftan kurtuluşu, Türk Milletinin karakterinde, özverisinde ve başarıya olan inancında değil de Amerika’nın koruyuculuğu ve kollayıcılığı altında gören önemli bir figürü olarak tarihimizde yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa ile Millî Mücadelemizin en karanlık ve zorlu zamanlarından büyük bir başarı hikayesinin yazılmasına tanık olmasına rağmen, Türkiye`nin Amerikan emperyalizminin bir sömürgesi olması düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığına dayanan fikir ayrılığı, kurtuluştan sonra her ikisi arasındaki bağları koparmış, 1926`da başlayan ve Mustafa Kemal Atatürk`ün vefatının ardından,1939`a kadar süregelen sürgün hayatının başlamasına neden olmuştur. Halide Edip, sonraları mücadele dönemindeki “mandacı” düşünceleriyle de ulusalcı ve anti-emperyalist düşünce tarafından da eleştirilerin odağına oturtmuştur. Çalışmayla, Millî Mücadele döneminde Amerikan Mandasının ateşli taraftarları olarak bilinen Halide Edip (Adıvar)`ın, eleştirisel olarak analizi ya
  • Öğe
    Kıbrıs Türklerinin Varoluş Mücadelesinde 27-28 Ocak Olaylarının Önemi1
    (ULUSLARARASI AKADEMİ DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF ACADEMY, 2022) CANKUT, Ayhan
    Kıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçmesini Enosis hayallerini gerçekleştirmek için fırsat olarak değerlendiren Rumlar, İngilizlerin tarafgir tutumundan ve hoşgörüsünden faydalanarak Enosis için gayret sarfetmeye başlamışlardır. İngiliz yönetimi döneminde Kıbrıs Türkleri ekonomik, siyasal ve kültürel yönden zor durumda kalan taraf olmuş, Rumlar ise İngiltere’nin tarafgir tutumu sayesinde üstün konuma gelmişlerdir. Kıbrıs Türkleri, her türlü olumsuzluğa rağmen haklarını ve varlıklarını korumak için büyük bir mücadele vermişlerdir. Mesele, Rumların Enosis emellerine karşı Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi çerçevesinde gelişmiştir. Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinde 27-28 Ocak 1958’de yaşanan olaylar, İngiliz sömürge yönetimine karşı sergiledikleri tutumlarında değişikliğe neden olan önemli bir dönüm noktası teşkil eder. Bu olayları tetikleyen ise Kıbrıs’ta yayınlanan Bozkurt gazetesindeki, Dışişleri Bakanı Zorlu’nun açıklamalarına ilişkin haberin, “İngiltere taksimi kabul etti” şeklinde yanlış yorumlanması olmuştur. Haberin sevindirici etkisiyle sokağa çıkan Türk halkına karşı İngiliz Sömürge yönetimi aşırı şiddet uygulamış ve yaşanan olaylarda hayatını kaybedenler ve yaralananlar olmuştur. Kıbrıs’ta yaşanan üzücü olaylar Türkiye kamuoyunu da harekete geçirmiştir. Rum-Yunan ikilisinin oynadığı oyunlar ve amaçlarına ulaşmak için yaptıkları katliamların halkımıza, özellikle gençlere aktarılması, ders alınarak aynı acıların bir daha yaşanmaması için gereklidir. Bu çalışmada o günlere ait yazılı kaynaklar ve gazete haberleri incelenerek, Kıbrıs meselesinin bir dönemine ışık tutulması ve Kıbrıs Türklerinin tarihinde önemli bir yeri olan 27-28 Ocak Olaylarının incelenmesi hedeflenmiştir.
  • Öğe
    Üniversite Öğrencilerinin Spor Ayakkabı Marka Tercihlerinde Algıladıkları Marka Değerine Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi
    (2019) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Tüketicilerin marka tercihlerindeki çeşitli algılamaları, marka değerinin belirlenmesinde rol oynamak tadır. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin spor ayakkabısı satın alırken algıladıkları marka değerine etki eden faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Mersin ilindeki bir vakıf üniversitesinde, kolayda örnek leme yöntemine göre seçilen 336 kişiden anket yöntemiyle veriler toplanmıştır. SPSS paket programı aracılığıyla tanımlayıcı istatistiki analizler, geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Hipotezlerin test edilmesi için AMOS programı aracılığıyla yapısal eşitlik modeli gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı analizlere göre; araştırmaya katılanların çoğunluğunu kadın (%58) ve ortalama 19-22 (%49,3) yaş ara lığındadır. Öğrencilerin %51,8’i Nike markalı spor ayakkabısını tercih etmektedir. Katılımcıların sık lıkla kullandıkları spor ayakkabı markasını tercih etmelerindeki en önemli üç etken Kalite (%78,2), Ra hat olması (%61,1) ve Sağlamlık (%32,7) olmuştur. Analiz sonuçları incelendiğinde spor ayakkabısı ürün tercihlerinde tüketicilerin algıladıkları marka değerini etkileyen pazarlama karması elemanları be lirlenmiştir. Çalışmanın bulgularında öğrencilerin kalite algıları ve marka farkındalıkları üzerinde ma ğaza görüntüsünün anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Reklam harcamalarının hem algıla nan kalite ve marka farkındalığı üzerinde hem de marka sadakati üzerinde etkisinin olmadığı görülmüş tür. Marka değeri boyutlarının ise marka değeri üzerinde anlamlı etkisi olduğu sonucuna ulaş
  • Öğe
    Türkiye’de Pazarlama Alanında Yazılan Doktora Tezlerinin İncelenmesi*
    (2019) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Teknoloji ile pazarlama anlayışının gelişmesi ve tüketici isteklerinin en uygun şekilde karşılanmasının gerekliliği, pazarlama faaliyetlerine verilen önemi arttırmış, dolayısıyla tüm bunları kapsayacak bir pazarlama araştırması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Böylelikle pazarlama araştırmaları hem yöneticiler hem de akademisyenlere kullanabilecekleri araçları sunmaktadır. Bu çalışmada, Yükseköğretim Kurumu Ulusal Tez Merkezi (YÖKTEZ) veri tabanında yayınlanan ilk erişime açık tez yılı olan 1981 ve günümüz 2018 yılları arasında, pazarlama alanında yayımlanan erişime açık doktora tezleri, çeşitli parametreler kapsamında değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede esas olarak pazarlama literatüründe ele alınan konu başlıklarının yıllara göre dağılımını ortaya koymak amaçlanmıştır. Ayrıca, alana en çok katkı sağlayan üniversite türleri, tezlerin araştırma metodları, veri türleri de ele alınarak bu bağlamda 227 doktora tezi içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Analiz sonucu elde edilen bulgular frekans ve yüzdesel olarak belirtilmiştir.
  • Öğe
    Türkiye’de Sürdürülebilirlik Konusunda Yazılan Lisansüstü Tezlerin İçerik Analizi ile İncelenmesi1
    (2021) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Amaç: Yüksek Öğretim Kurumu’nun Ulusal Tez Merkezi (YÖKTEZ)’deki lisansüstü tezleri çeşitli başlıklar altında inceleyen bu çalışma ile Sürdürülebilirlik alanındaki yazına dair genel bir bakış açısı sunmak amaçlanmıştır. Tasarım: Nitel araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi yöntemi aracılığıyla YÖKTEZ’de ‘İşletme Yönetimi’ alanında ve ‘sürdürülebilirlik’ konusundaki erişime açık 107 yüksek lisans ve 37 doktora tezi incelenmiştir. Bulgular: Bu çalışma kapsamında elde edilen sonuçlar doğrultusunda sürdürülebilirlik alanındaki tezlerin 2019 yılında sayısının artığı, en fazla ‘Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilirlik ve Borsa İstanbul’ anahtar kelimelerine yer verildiği görülmüştür. Ayrıca, çoğunlukla tesadüfi olmayan örnekleme türlerinden yararlanıldığı ve en çok içerik analiz yönteminden yararlanıldığı ortaya konmuştur. Araştırmanın Sınırlamaları: Tezlere belirli bir tarihte erişilmiş olması araştırmanın en büyük kısıtıdır. Ayrıca bu araştırma lisansüstü tezleri yıl, anahtar kelime, örnekleme türü, veri toplama araçları ve analiz yöntemi başlıkları altında incelemesiyle sınırlıdır. Özgünlük: Sürdürülebilirlik konusundaki lisansüstü tezler hakkında genel bir bakış açısının ortaya konduğu bu çalışmanın gelecekte bu konuda çalışacak olan öğrenci ve akademisyenlere güncel bilgiler sunacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    TÜKETİCİLERİN İŞBİRLİKÇİ TÜKETİM ÇERÇEVESİNDE PAYLAŞIM NİYETLERİNİ ETKİLEYEN MOTİVASYONLARIN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA?,??
    (2020) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Modern bilgi teknolojisinin gelişmesi ve kıt kaynakların farkındalığı, gittikçe artan gelişmiş çözümlere, mobil araçlara sınırsız erişime ve tüketici davranışlarında değişikliklere neden olmaktadır. Tüketici ve üreticiler arasındaki sınırların kaybolmasıyla birlikte işbirliğine ve paylaşıma dönüştürülen geleneksel tüketim modelinde değişiklikler gözlenmiş ve yeni bir paylaşım olgusu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı son zamanlarda gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere artan bir tüketim eğilimi olarak işbirlikçi (ortak) tüketim yapma niyetini etkileyen faktörlerin tespit edilmesidir. Bu doğrultuda, oluşturulan anketler 187 kişiye uygulanmış ve araştırma kapsamında geliştirilen hipotezler, kısmi en küçük kareler yapısal eşitlik modellemesi (PLS-SEM) ile test edilmiştir. Analizler sonuçlarına göre sadece materyalizmin parasal motivasyonu olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Ahlaki motivasyonu etkileyen faktörlerin ise gönüllülük ve girişkenliktir. Materyalizm, gönüllülük ve girişkenliğin sosyal motivasyon üzerine etkisi olduğu da saptanmıştır. Her üç motivasyon faktörü işbirlikçi tüketime yönelik tutumu olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca tutumun ise paylaşma niyetine olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    Teknoloji Çocuklarının Akıllı Perakendecilik Uygulamalarına İlişkin Deneyim ve Beklentilerini Belirlemeye Yönelik Keşifsel Bir Çalışma
    (2018) YALÇINTAŞ, DENİZ; YALÇINTAŞ, DENİZ
    İçinde bulundukları rekabetsel çevrede perakendeciler, tüketicilerin alışveriş deneyimlerini çeşitlendirmek ve arttırmak için sürekli yenilik arayışı içindedirler. Özellikle, gelişen teknolojinin etkisiyle perakendecilikte kullanımı yaygınlaşan bilgilendirme noktaları, interaktif ekranlar, jet-kasalar, sanal gerçeklikler vb. uygulamalar tüketicilerin alışveriş deneyimlerini önemli oranda etkileyebilmektedir. Bu çalışma, pazarlamacıların ve perakendecilerin ikna edebilmek ve etkilemek için gelecekte en fazla çaba sarf etmeleri gerektiğine inanılan 1995 ve üzeri doğumlu Z kuşağı tüketicilerinin günümüzde ve gelecekteki akıllı perakendecilik uygulamalarıyla ilgili görüş, beklenti ve deneyimlerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Yargısal örnekleme yöntemiyle, yarı yapılandırılmış görüşme formatında görüşülen 39 müşterinin verdikleri cevaplar içerik ve betimsel analiz yöntemleriyle değerlendirilmiştir. Verilen cevaplar kodlanmış, sınıflandırılmış ve dağılımları destekleyen katılımcı yorumlarıyla desteklenmiştir. Yaklaşık olarak 3-11 yıl arası akıllı telefon kullanan kuşak üyelerinin çoğunluğu cep telefonlarındaki uygulamalar aracılığıyla birçok ürün grubu için (kıyafet, elektronik, yemek siparişi, market alışverişi, parfüm vb. kişisel ürünler, bilet vb) alışveriş deneyimine sahip olduklarını belirtirken ileride bu uygulamalara olan eğilimlerin artacağına vurgu yapmışlardır.
  • Öğe
    SOSYAL İNOVASYON ALANINDAKİ YAYINLARIN GÖRSEL HARİTALAMA YÖNTEMİYLE BİBLİYOMETRİK ANALİZİ
    (2020) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Günümüzde teknolojik yenilik ve gelişmeler sonucu ortaya çıkan inovasyon, toplumları ve sosyal yaşamı doğrudan etkilemektedir. Bu etkileşim, sosyal inovasyon kavramının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sosyal inovasyon, sosyal ilerlemeyi desteklemek amacıyla sosyal ve çevresel sorunlara etkili çözümler geliştirme ve uygulama sürecidir. Bu çalışmanın amacı, son yıllarda öne çıkan sosyal inovasyon kavramı ile ilgili yapılmış araştırmaları bibliyometrik analiz yöntemi ile incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Web of Science veritabanında sosyal inovasyon kavramı kullanılarak 2010-2019 yılları arası baz alınarak tarama yapılmış ve toplamda 579 yayına ulaşılmıştır. Yayınlar, VOSviewer haritalama yöntemi ile görselleştirilmiştir. Analiz sonrası incelenen çalışmalarda en sık kullanılan anahtar kelimenin “sosyal inovasyon” olduğu, en fazla yayın yapan ve en fazla ortak yazarlığı olan yazarın Antonius Schröder olduğu ve en fazla atıf alan yazarın Frances R. Westley olduğu görülmektedir. Ayrıca en fazla yayın yapan ülkenin İspanya (90 yayın), en fazla atıf alan ülkenin ise İngiltere (915 atıf) olduğu bulgular arasındadır.
  • Öğe
    Olumsuz Elektronik Ağızdan Ağıza Pazarlama İletişimine Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi: Z kuşağı Örneklemi1 Determining the Factors That Affect Negative Electronic Word of Mouth Marketing Communication: Sample of Generation Z
    (2019) YALÇINTAŞ, DENİZ
    Çalışmada Z kuşağı (1995 yılı ve sonrası doğan) tüketicilerinin olumsuz elektronik ağızdan ağıza pazarlama iletişimlerine etki eden faktörlerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, 318 Z kuşağı tüketicisi ile yüzyüze anket formları aracılığıyla toplanan veriler SPSS 20 istatistik paket programı ile analiz edilmiştir. Ölçeklerin geçerlilik (faktör analizi) ve güvenirlik (Cronbach Alfa) analizlerinden sonra çoklu dogrusal regresyon analizleri aracılığıyla hipotez testleri yapılmıştır. Yapılan faktör analizi sonucu olumsuz elektronik ağızdan ağıza pazarlama iletişimine etki eden dört boyut; “teknolojik beceri ve sosyal medya”, “aile ve akran etkisi”, “elektronik ağızdan ağıza pazarlama deneyimi” ve “elektronik posta iletişimi” olarak adlandırılmıştır. Literatüre dayalı olarak adlandırılan bu dört boyutun olumsuz elektronik ağızdan ağıza pazarlama üzerindeki etkisini belirlemek için yapılan regresyon analizinin sonucuna göre; tüketicilerin olumsuz elektronik ağızdan ağıza pazarlama iletişiminlerinde aile bireyleri ve akranların etkisi hariç, diğer üç boyutun etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Anahtar Sözcükler: Olumsuz Deneyim, Elektronik Ağızd