Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 17 / 17
  • Öğe
    SORUMLULUK SINIRLARININ KALDIRILMASININ YORUMLANMASI İLE İLGİLİ ULUSLARARASI DENİZCİLİK ÖRGÜTÜ KARARI
    (2022) CÖMERT, Venüs
    Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşme ve onu tadil eden 1996 Sınırlı Sorumluluk Protokolü uyarınca Sözleşmenin 2’nci maddesinde yer verilen istemler ve 1992 Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Milletlerarası Sözleşme uyarınca tankerden kaynaklanan petrol kirliliğine ilişkin istemler için sorumluluk sınırlandırılmaktadır. Sözleşmelerde öngörülen sorumluluk sınırları Sözleşmelerin ilgili maddelerinde düzenlenen kusur * Araştırma Makalesi, Geliş Tarihi: 19.10.2022 / Kabul Tarihi: 15.02.2023. Beyanlar: Telif Hakkı: Makalenin her türlü yayın, basım, çoğaltma ve dağıtım hakkı, DEHUKAMDER’e (Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi Deniz Hukuku Dergisi) aittir. Makalenin bilimsel, etik ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. Etik Beyanı: Yazar/yazarlar, bu çalışmanın/makalenin hazırlanması aşamasında etik kurallara uygun olduğunu beyan ederler. Katkı Oranı: Yazar/yazarlar, söz konusu çalışmanın hazırlanmasında yazarların katkı oranlarının aşağıda gösterildiği şekilde olduğunu beyan ederler: Doç. Dr. Cüneyt SÜZEL %50 Dr. Öğr. Üyesi. G. Venüs CÖMERT %50 Çatışma Beyanı: Yazar/yazarlar işbu çalışma hazırlanırken, herhangi bir çıkar çatışmasının bulunmadığını beyan eder. Varsa Destek ve Teşekkür Beyanı: Bulunmamaktadır. ** Deniz Ticareti ve Sigorta Hukuku Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Hukuk Fakültesi, Çağ Üniversitesi (venuscomert@cag.edu.tr) (ORCID: 0000-0003-1738-3100). *** Deniz Ticareti ve Sigorta Hukuku Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Hukuk Fakültesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi (cuneyt.suzel@bilgi.edu.tr) (ORCID: 0000-0003-4008-3421). Sorumluluk Sınırlarının Kaldırılmasının Yorumlanması ile İlgili 2 Uluslararası Denizcilik Örgütü Kararı derecesinin ispatlanması hâlinde uygulanmayacaktır. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından 15/12/2021 tarihli üç Karar ile taraf devletler ve taraf devlet mahkemeleri tarafından özellikle “pervasızca davranış” olarak ifade edilen kusur derecesinin aynı şekilde yorumlanmasını sağlamak amacıyla benzer düzenlemelerin yer aldığı Milletlerarası Sözleşmeleri de kapsayacak nitelikte ortak yorum kuralları getirilmiştir. Çalışmada IMO tarafından yayımlanan ortak yorum kuralları, Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşmenin hazırlık çalışmaları, Sözleşmede öngörülen kusur dereceleri ve pervasızca davranışın sigorta sözleşmelerine etkisi de incelenerek değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Kooperati?flerde organlar ve organ kararlarinin hükümsüzlüğ
    (2019) Adıgüzel, Burak; Demirdelen, Özge
    TTK m. 124/1 uyarınca kooperatifler, bir ticaret şirketidir. Kooperatifler, ortaklarının ekonomik menfaatini geliştirmek amacını taşımaktadır. Kooperatiflere ilişkin Türk Hukukunda ana düzenleme 1163 sayılı Kooperatifler Kanunudur (KoopK). KoopK hükümleri, TTK hükümlerine göre uygulanma açısından önceliklidir; KoopK aksine bir hükme yer vermediği hususlarda TTK’daki anonim şirketlere ilişkin hükümler, KoopK m. 98 atfı nedeniyle, uygulanacaktır. Bu husus kooperatif organlarının aldığı kararlar açısından da önemlidir. Makale konumuzun esasını kooperatif organ kararları oluşturmaktadır. Makalede hükümsüzlük halleri olarak yaptırımın ağırlık derecesine göre geçersizlik halleri, anonim şirketlerle karşılaştırmalı olarak irdelenerek; yokluk, butlan ve iptal edilebilirlik durumları hukukî niteliklerine göre ele alınacaktır. Bu yaptırım hallerinde KoopK hükümlerinin uygulanması ve KoopK hükümlerinin uygulanamadığı durumlarda TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerinin kooperatif organ kararlarının hükümsüzlüğündeki etkisi de incelenecektir.
  • Öğe
    İhtiyati haciz kararına yapılan itiraz hakkında verilen kararın ihtiyati haczin icrasına etkisine ilişkin hukuk genel kurulu kararı ile daire kararlarının değerlendirilmesi
    (2018) Meriç, Nedim; Arslanpınar Tat, Tuğçe
    Alacaklının mevcut veya müstakbel bir para alacaının, kanunda belirtilen artların oluması durumunda, güvence altına alınmasını hedefleyen kurum ihtiyati hacizdir. htiyati haciz kararı alınması ve uygulanması aamalarında alacaklının menfaati ön plandayken, daha sonraki aamalarda borçlunun menfaati de kanun koyucu tarafından koruma altına alınmı ve böylece her iki tarafın menfaatleri dengelenmek istenmitir. htiyati hacze itiraz müessesesi, ihtiyati haciz prosedürü içerisinde yer alır ve borçlunun (belirli durumlarda üçüncü kiilerin) menfaatinin korunmasına hizmet eder. htiyati haciz kararına borçlunun itirazı üzerine mahkeme itirazı kabul ettii takdirde, bu kabul kararının derhal sonuç dourup dourmayacaı ve dolayısıyla ihtiyati haczin kararın kesinlemesi beklenmeden kaldırılıp kaldırılmayacaı tartıma konusu olup, çalımamızda Hukuk Genel Kurulu’nun,27.03.2013 tarihli 2012/12-1128 E. ve 2013/403 K. sayılı kararı bu balamda deerlendirilmeye çalıılmıtır.
  • Öğe
    Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun İşletme Konusu Dışında Kalan İşlemler Nedeniyle Sorumluluğu
    (2019) Serder, Selen
    Bir sermaye şirketi olan anonim şirketin yönetim ve temsil organı yönetim kuruludur. Türk Ticaret Kanunu uyarınca yönetim kurulunun yönetim ve temsil yetkisinin kapsamı, “işletme konusu” ile sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla yönetim kurulu işletme konusu dışında işlem yaparsa, temsil yetkisinin kapsamını aşacağından sorumluluğu söz konusu olur. Esasen işletme konusu, Eski Türk Ticaret Kanunu döneminde geçerli olan ultra vires ilkesi uyarınca ticaret şirketlerinin hak ehliyetini sınırlandıran bir ölçüttü. Türk Ticaret Kanunu döneminde ise ultra vires ilkesi terk edilmiş ve işletme konusu, ticaret şirketlerinin hak ehliyetini sınırlandıran bir ölçüt olmaktan çıkarılmıştır. Ancak anonim şirkette yönetim kurulunun temsil yetkisinin kapsamının belirlenmesi bakımından, şirketin amacı ve işletme konusu kavramları varlığını korumaktadır. Anonim şirket yönetim kurulunun temsil yetkisinin kapsamını aşarak işletme konusu dışında işlem yapması halinde, yapılan bu işlem kural olarak geçerli olmasına rağmen yönetim kurulunun sorumluluğu gündeme gelir. Yönetim kurulunun sorumluluğunun yasal dayanağı, anonim şirketin, TTK m.371/1 uyarınca temsil yetkisinin kapsamını aşarak işlem yapan yönetim kuruluna karşı rücu hakkının bulunmasıdır. Kanunda rücu hakkının nasıl kullanacağı düzenlenmediğinden, anonim şirket işletme konusu dışında işlem yapan yönetim kuruluna karşı rücu hakkını kullanmak için TTK m.553 ve devamında düzenlenen sorumluluk davası açma yoluna gidecektir.
  • Öğe
    102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Yükletenin Sorumluluğuna İlişkin Düzenleme
    (2018) Batmaz Silahtaroğlu, Elvin
    Bilindiği üzere Türk Hukuku’nda yükleten, mevcut bir navlun söz- leşmesine dayanarak yükü taşıyana teslim eden kimsedir. Yükleten taşı- yana karşı başlangıçta onun akidi olarak değil, taşıtanın temsilcisi olarak hareket eder. Bununla birlikte yükleten, malın taşınacağı hususu kendi- sine taşıyan veya kaptan tarafından beyan ve taahhüt edilince “yükle ilgili şahıs” statüsüne geçmekte ve bu sayede yük üzerindeki çeşitli hak- lara ve yetkilere sahip olmaktadır. Yükletene herhangi bir temsilciden farklı olarak taşıtana ait olan bir takım hak ve yetkilerin tanınmış olması, onun taşıyana ve diğer yükle ilgililere karşı bir takım sorumluluklarının da doğmasına yol açmıştır. Çalışmamızda genel olarak sorumluluk kavramına değinildikten sonra yükletenin, taşıyan ve yükle ilgililere karşı olan sorumluluğunun kaynağı ve niteliği üzerinde durulacaktır. Ayrıca yükletenin taşıyana ve yükle ilgililere karşı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 1 (TTK) uyarınca hangi hallerde ve ne ölçüde sorumlu olduğu yeri geldikçe 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu 2 (eTTK) dönemindeki düzenlemelere de de- ğinilmek suretiyle incelenecektir.
  • Öğe
    Haksız Fiilde Gecici Ödeme
    (2018) Çıplak, Dilara; Tuncay, Can
    Geçici ödeme, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 76. maddesiyle hukuk sistemimize dahil edilen yeni bir kavramdır. Dünyada eşine rastlanmayan bu düzenlemenin amacı, uzun süren yargılamalar neticesinde, davacının mağduriyetinin önlenmesi olup, yargılama sonu- cunda hükmedilmesi muhtemel olan tazminatın bir kısmının önceden ödenmesidir. Zarar gören davacı, iddiasının haklılığını gösteren inandırı- cı kanıtları mahkemeye sunar, ekonomik durumu da geçici ödemeyi ge- rektirirse, talebinin varlığı halinde, mahkemece geçici ödemeye hükme- dilebilir. Bu düzenlemenin keyfiliğe ve ihsası reye yol açacağı, davanın ta- lebinin reddedildiği durumlarda geçici ödemenin sıkışık durumdaki da- vacıdan nasıl geri alınacağı gibi ciddi eleştirilere açık bir hükümdür. Bu ödemeyi sosyal devlet ilkesi çerçevesinde devletin yapmasının daha doğ- ru olacağı düşüncesindeyiz. Çalışmada, geçici ödemenin amacı, koşulları, hukuki niteliği, uy- gulama alanı ile hüküm ve sonuçları ele alınmıştır.
  • Öğe
    İngiliz Yüksek Mahkemesi Nyk Bulkship (Atlantic) V Cargill International Sa (The Global Santosh) Kararı
    (2019) Silahtaroğlu Batmaz, Elvin; Cömert, Venüs
    Uygulamada kabul gören standart zaman çarteri formlarında yer alan off-hire klozlarında farklı ifadeler yer almakla birlikte hemen hepsinde yazılı olan ortak bir takım sebepler var-dır. Bunların başında personel yetersizliği, gemideki arızalar, yetkili makamların kararları ile geminin alıkonulması ve geminin herhangi diğer sebeple tahsis edildiği gayeye uygun olarak faaliyetlerine devam edememesi yer almaktadır. Çalışmada uygulamada kullanılan standart formlarda yer alan off-hire klozlarında yer alan sebeplerden biri olan yetkili makamların kararları ile geminin alıkonulması haline ilişkin 2016 tarihinde İngiliz Yüksek Mahkemesi tarafından verilen The Global Santosh(*1) kararı incelenecektir.
  • Öğe
    İş Uyuşmazlıklarında Alternatif Çözüm Yolları
    (2018) Çıplak, Dilara
    İş uyuşmazlıklarının çözüm yolları çok çeşitlidir ve uyuşmazlıkların çözümü için kullanılan alternatif çözüm yöntemleri de her ülkede farklılık göstermektedir. Ülkemizde de, iş uyuşmazlıklarının çözümünde alternatif çözüm yollarına başvurulması uzun yıllardır benimsenen ve uygulanan bir yöntemdir ve uygulama alanının gelişimi için de halen çalışmalar devam etmektedir. İş mahkemelerinin giderek artan iş yükü bu çözüm arayışını da beraberinde getirmiştir. Hukukumuzda iş uyuşmazlıkları bireysel ve toplu iş uyuşmazlıkları olarak ayrılmaktadır. Uyuşmazlıkların mahkemeler haricinde çözümü için ise her iki uyuşmazlık türü bakımından farklı alternatif çözüm yollarına başvurulmaktadır. Barışçıl çözüm yolları olarak da adlandırılan bu yöntemler, arabuluculuk ve tahkim kurumlarıdır. Çalışmamızda bu alternatif çözüm yollarından arabuluculuk ve tahkim ile özellikle 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı Kanun ile getirilen zorunlu arabuluculuk prosedürü incelenecektir.
  • Öğe
    Avukatın mesleki sorumluluk sigortası
    (2017) Arslanpınar,Tuğçe
    Gerçek veya tüzel kişilere hukuki ihtilaflarda, dava açılmasını, danışmanlık hizmeti sağlanmasını meslek edinmiş; hukuki yardım gerektiren konularda hukuki bilgisi ve tecrübesi ile hizmet sağlayan kişi olan avukatın, iş sahibi ile olan ilişkisi, bir sözleşmeye dayanır. Avukatın bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda, akdi sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca avukatın, bazı hallerde haksız fiilden doğan sorumluluğu da ortaya çıkabilir. İşte bu tür durumlarda, bir mesleki sorumluluk sigortası sözleşmesinin var olması halinde, sigortacı, avukatın akdi veya akit dışı sorumluluğunu doğuracak bir rizikonun gerçekleşmesi olasılığına karşın haklı taleplere karşı ödemede bulunmak, ve sigorta ettireni haksız taleplere karşı korumak yükümlülüğünü taşır. Çalışmamızın konusunu, ülkemizde yapılması henüz zorunlu olmayan, avukatın mesleki sorumluluk sigortası oluşturmaktadır
  • Öğe
    6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında navlun sözleşmesi ve konişmentonun tüketici işlemi olarak değerlendirilmesi
    (2018) Batmaz Silahtaroğlu,Elvin
    28.11.2013 tarihinde yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ile birlikte tüketici işleminin kapsamı genişletilmiştir. TKHK’a göre taraflarından birisinin tüketici olduğu her türlü işlem tüketici işlemi olarak kabul edilmeye başlanmıştır. 6502 sayılı Kanun’la getirilmiş bu düzenleme özellikle Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanma alanını oldukça daraltıcı bir sonuç yaratmıştır. Çalışmamızda, navlun sözleşmesinin ve bu kapsamda düzenlenmiş olan konişmentonun hangi durumlarda tüketici işlemi olarak değerlendirilebileceği incelenecektir. Ayrıca tüketici işlemi olarak değerlendirildiği durumlarda çıkacak ihtilaflarda hangi mahkemenin görevli olacağı ve mahkemenin hangi kanunun hükümlerini uygulayacağı konuları üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Ttk’da anonim şirketlerde sermaye artırımına ilişkin genel hükümler ve kayıtlı sermaye sisteminde dış kaynaklardan sermaye artırımı
    (2013) Yılmaz Serder, Selen
    Anonim şirketlerde sermaye artırımı, ana sözleşme değişikliğinin özel bir halidir. Sermayenin anonim şirket alacaklılarının tek teminatı olması nedeniyle korunmasına duyulan ihtiyaç, sermaye artırımının özel olarak düzenlenmesini zorunlu kılmıştır. Eski Türk Ticaret Kanunu ile kıyaslandığında, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda sermaye artırımı daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Tüm sermaye artırımı türlerine uygulanacağı belirtilen genel hükümlerden sonra, her bir sermaye artırımı türüne ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir. Sermaye artırımı hakkındaki genel hükümlerde (m. 456-457), sermaye artırmının ön koşulu, artırıma karar verecek organ, tescil ve sermaye artırımına uygulanacak kuruluş hükümleri gibi hususlar yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nda sermaye artırımı türü olarak sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı, iç kaynaklardan sermaye artırımı ve şartlı sermaye artırımı düzenlenmiştir. Sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı, esas sermaye sistemi ve kayıtlı sermaye sistemi açısından ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kayıtlı sermaye sistemi, Türk şirketler hukukunda yalnızca halka açık anonim şirketlerin kabul edebileceği bir sistemdi. Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle birlikte kapalı anonim şirketlerin de bu sistemi kabul edebilmesine imkan tanınmıştır. Kayıtlı sermaye sisteminde sermaye artırımına yönetim kurulu karar verdiği için sermaye artırımı daha hızlı ve kolay bir biçimde ger- çekleşmektedir. Bu nedenle kapalı anonim şirketlere de kayıtlı sermaye sistemini kabul etme imkanının tanınması yararlı bir düzenlemedir.
  • Öğe
    Teselsül karinesi
    (2010) Toplandı, Ağca Pınar
    Teselsül, birden çok borçlunun alacaklıya karşı aynı borcun tamamını yükümlendikleri veya birden çok alacaklının tek bir borcu istemeye haklı olduğunu gösteren durum olarak tanımlanmaktadır. Teselsül sadece yasadan ya da hukuki işlemden kaynaklanabilir. Türk hukukunda adi işler bakımından teselsül bir istisna iken, ticari işler için teselsül karinesi benimsenmektedir.
  • Öğe
    Sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu' nda kadın çalışanlara ilişkin düzenlemeler
    (2017) Arslanpınar, Tuğçe; Oğuz, Özgü
    Kadınların, çalışma hayatında her geçen gün daha aktif rol oynamaları, yasal düzenlemelerde kadın çalışanlara özgü hükümlere yer verilmesini gerekli kılmaktadır. Zira kadınların fiziksel ve biyolojik yapıları ile analık durumları, bu düzenlemelerin temelini oluşturmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda yer alan kadın çalışanlara özgü düzenlemelerden ilki, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası bakımından olup, kadın çalışanların çocuklarına süt verme süresi içerisinde meydana gelecek kazalar, iş kazası kapsamında sayılacaktır. Diğer düzenleme, doğum olayı sebebiyle gelir kaybı yaşayacak olan kadın çalışanın, kaybını en aza indirmeyi amaçlayan analık sigortası hükümleridir. Ayrıca, kadın çalışanların erken emekliliğini mümkün kılan düzenlemelere, yaşlılık sigortasına ilişkin hükümler arasında yer verilmiştir.
  • Öğe
    Protecting Human Rights as Public Morals under the General Agreement on Tariffs and Trade (gatt) 1994
    (Brill Academic Publishers, 2014) Ife Ogbonna,J.
    This article analyses the acceptance of the concept of 'public morals' as a legitimate objective grounded in the importance of internationally recognised human rights instruments and worthy of protection by a Panel of the World Trade Organisation (wto) in the case European Communities-Measures Prohibiting the Importation and Marketing of Seal Products. It analyses how the General Exception clause to the General Agreement on Tariffs and Trade (gatt) Article XX(a) was successfully used to defend a regulatory measure and concludes by endorsing a symbiotic relationship between wto Agreements and international human rights instruments.
  • Öğe
    Fransa’da ve Türkiye’de seçim kampanyalarının ve siyasî partilerin finansmanının denetimi
    (2012) Odyakmaz, Zehra; Çınarlı, Serkan; Özcan, Cem
    Günümüzde siyasi hayatın maddi yönünün denetlenmesi konusu çağdaş, demokrasiye inanan ve hukuk devleti ilkesini benimsemiş ülkelerde büyük önem arz etmektedir. Batı Avrupa?da uzun yıllardan beri bu konuda sürdürülen çalışmalar oldukça geniş bir mevzuatın oluşmasına ve detaylı yargı kararlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Demokrasinin sağlıklı bir biçimde işleyebilmesi ve siyasi hayatı ilgilendiren temel hak ve hürriyetlerin daha iyi korunabilmesi amacıyla Avrupa Birliği?nin önemli ülkelerinden biri olan Fransa?da benimsenen hukuki düzenlemelerin takip edilmesi Türkiye?de de ulaşılmak istenen hedeflerin doğru şekilde tespit edilmesi bakımından yararlı olacaktır. Bununla birlikte siyasi hayatın maddi yönünün denetiminin yapılması, bu alanda yapılacak hukuki düzenlemelerin hazırlanmasının yanı sıra uygulamada da konuya gereken özenin gösterilmesini gerektirmektedir.
  • Öğe
    Sürastarya parası ile gecikme zararları kavramlarının türk ve ingiliz hukuk sistemleri bakımından karşılaştırılması
    (2015) Silahtaroğlu Batmaz, Elvin
    Türk Hukuku’nda sürastarya ücretinin mahiyeti doktrinde ağırlıklı olarak kabul edilen görüş uyarınca taşıyanın gemiyi yükleme veya boşaltma limanında fazladan bekletmesinin karşılığı olarak ödenen bir ücrettir. Bununla birlikte Ticaret Kanunu’nun bazı maddelerinde “sürastarya ücreti/parası” terimi sözleşmeden doğan bir ücret anlamının dışında “kanunda öngörülen asgari tazminat miktarı” anlamında da kullanılmaktadır. Kanun’un bazı maddelerinde “tazminat” anlamında kullanılan sürasatarya ücreti/parası teriminin İngiliz Hukuku’ndaki gecikme zararları kavramı ile benzerlik arzedip arzetmediği meselesi makalemizin konusunu teşkil etmektedir. Bu amaçla çalışmamızda, Türk Hukuku’nda sürastarya kurumu, niteliği ve gecikmeden doğan zarar kavramları ile ilgili düzenlemeler ele alınacak, böylelikle kavramların İngiliz Hukuku’ndaki anlamları ile Türk Hukuku’ndaki anlamları arasındaki farklar ve benzerlikler ortaya konmaya çalışılacaktır.