REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN SALGIN ÖYKÜSÜNDE HASTALIK, TOPLUM VE BÜROKRASİ
Özet
Salgınlar insanlık hafızası üzerinde derin izler bırakan olaylardır. Tarih boyunca pek çok
kez pandemi boyutuna varan salgınlar yaşanmıştır. Son yıllarda Çin’de baş gösteren
koronavirüs salgını bir pandemiye dönüşerek bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Bu
durum, salgınların insan hayatı üzerindeki etkilerini çeşitli açılardan incelemeyi zorunlu
kılmaktadır. Sanatla toplum arasındaki sıkı bağ göz önüne alınırsa salgınların sanatsal
eserlere konu olmaması düşünülemez. Çalışmamızda, Anadolu’nun ücra bir köyünde
yaşanan bir salgın olayını konu edinen Reşat Nuri Güntekin’in Salgın isimli eserini ele
alacağız. Bir uzun öykü olan bu eserde olaylar II. Meşrutiyet döneminde geçmektedir.
Öyküde salgın hadisesi hem toplumdaki batıl inançların yarattığı yanlış algıları hem
bürokrasideki yozlaşmayı gözler önüne sermek için bir vesileden ibarettir. Karlıbel
köyünde yaşanan salgın karşısında köylüler kaderci bir tavır takınmakta ve köy
öğretmeninin akılcı tedbirler alma teklifini reddetmektedirler. Öte yandan bürokratların
salgın karşısındaki tutumları da kurumlardaki yozlaşmanın “salgın” derecesinde yaygın,
tehlikeli ve bulaşıcı olduğunu göstermektedir. Kurumlardaki yozlaşmaya karşı mücadele
eden kişinin bir öğretmen olması ise tarihsel ve sosyolojik açıdan anlamlıdır. Öğretmen
Cevdet salgın karşısında hem köylülerle hem de bürokratlarla mücadele etmektedir. Bu
çerçevede Cevdet eğitim kurumuna Türk modernleşmesi bağlamında yüklenen
sorumluluğu üstlenmiştir. İdealist bir öğretmen olan Cevdet’in mücadele ettiği salgın hem
hastalığın kendisidir hem de toplumdaki geriliğin ve bürokrasideki yozlaşmanın bir
alegorisidir. Böylece salgın idealist bir öğretmenle toplum ve bürokrasi arasındaki
mücadele alanı hâline gelmiştir.
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [51]