Doğu akdeniz’de hidrokarbon kaynakları ve uluslararası hukuka göre bölgedeki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanlarının sınırlandırılması
Özet
Özet: Soğuk Savaş dönemi sonrası değişen küresel ve bölge- sel konjonktür ile son dönemde keşfedilen hidrokarbon kaynakları Doğu Akdeniz bölgesinin önemini artırmıştır. Bölgede yaşanmakta olan gelişmeler Akdeniz havzasındaki enerji tablosunu olduğu gibi bölgesel dinamikleri de önemli ölçüde değiştirecek niteliktedir. Di- ğer taraftan, Kıbrıs Uyuşmazlığının denizlere yayılmasının bir sonu- cu olan bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının paylaşılması sorunu sahildar ülkeler arasında işbirliği ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu da son dönemde bölgede yalnızlaşan Türkiye’nin bölgeye ilişkin mevcut politikasını gözden geçirmesini gündeme getirmektedir. Bu çerçe- vede, Türkiye’nin sahildar ülkelerle kuracağı iyi ilişkiler ile bölgede tekrar başat duruma gelmesi, hem Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının adil paylaşımını temin edecek deniz alanlarının sınır- landırılmasına yönelik bir anlaşmanın yapılabilmesini hem de diğer sorunların ulusal çıkarlarımıza uygun çözülmesini temin edecektir. Bu kapsamda Doğu Akdeniz’de sahildar devletler arasında kıta sa- hanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanlarının sınırlandırması, ‘hak- kaniyete uygun çözüme’ ulaşmak maksadıyla uluslararası hukuka uygun olarak ve bütün ‘ilgili durumlar’ dikkate alınarak ‘anlaşma’ ile yapılacaktır. Abstract: The global and regional political atmosphere that changed after the Cold War, together with the recently discovered hydrocarbon resources, have increased the importance of the Eas- tern Mediterranean. Developments taking place in the region are of a significance that can change the energy picture in the Mediterra- nean basin as well as regional dynamics. Furthermore, the problem of sharing the hydrocarbon resources, which has resulted from the extension of the Cyprus dispute to the sea, has revealed the need for cooperation among the littoral states. Therefore, this raises the need for Turkey to review its current policy in the region which at the moment has caused Turkey to be isolated in the region. In this context, Turkey’s dominant position for establishing good relations with the littoral states can facilitate the conclusion of an agreement relating to maritime delimitation which will ensure equitable sharing of hydrocarbon resources in the Eastern Mediterranean as well as provide solutions for the other issues in accordance with Turkey’s national interests. In this context the delimitation of the continental shelf and exclusive economic zone between litoral states in Estern Mediteranean shall be effected by ‘agreement’ on the basis of inter- national law and taking account of all the relevant circumstances in order to achieve an ‘equitable solution.
Kaynak
Türkiye Barolar Birliği DergisiCilt
0Sayı
119Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [28]
- TR Dizin İndeksli Yayınlar [116]