dc.description.abstract | 1982 Anayasası'nın ikinci maddesinde sosyal devlet olmak Türkiye Cumhuriyeti
devletinin nitelikleri arasında sayılmıştır. Sosyal devlet ilkesinin gereklerinden biri,
devletin zayıf ve savunmasız vatandaşlarının kişisel ve ekonomik çıkarlarını
gözetmesidir. Korunmaya muhtaç olanlar arasında çocuklar ilk sırada yer almaktadır.
Kural olarak, çocuklar ebeveynlerinin velayeti altındadır. Kanun, çocuğun çıkarlarını
en iyi koruyacak kişinin anne-baba olduğu varsayımından hareket ederken bununla
birlikte, bazı durumlarda çocuk ebeveynlerinin velayeti dışında olabilir. Bu durumda
çocuğun menfaatini korumak isteyen kanunumuz vesayet müessesesini düzenlemiştir.
Vesayet ve velayet birbirini ikame eden kurumlardır. Vesayet, yalnızca çocukları değil,
ergin olmakla birlikte kendi kişisel ve ekonomik hak ve menfaatlerini koruyamayacak
durumdaki vatandaşlar için de bir güvencedir. Kanunda sınırlı olarak sayılan
hallerden bir ya da bir kaçının bulunmasıyla zorunlu olarak kamu eliyle korunma
söz konusu olabileceği gibi, ergin kişinin yine kanunda sayılan belirli koşulların
bulunması durumunda tamamen kendi istek ve arzusuyla, kişisel ve ekonomik
çıkarlarının kamu eliyle korunmasını istemesi de mümkündür. Bu gibi hallerde de
vesayet kurumu devreye girer. Gerek küçük olması, gerekse kısıtlanması nedeniyle
korunma ihtiyacı duyan kişi adına her türlü işlemi yapmak ve onun kişiliğine ve
mallarına özen gösterip korumakla yükümlü bulunan kişi ise vasidir. Vasi, kanunda
belirtilen niteliklere sahip, vasiliğin olumlu ve olumsuz koşullarını taşıyan kişiler
arasından vesayet makamı tarafından belirli bir süre için atanır. .
Vasi, görevi süresince kanunda belirtilen hak ve yükümlülüklere sahip olmakla
birlikte, küçüğün ve kısıtlının her türlü kişisel ve ekonomik menfaatlerini korumak ve
vesayet makamına periyodik olarak hesap vermek zorundadır. Vesayet altındaki kişinin
malvarlığını eksiksiz teslim etmekle yükümlüdür. Aksi halde vasi tazminattan sorumlu
olabilir.
Kurumun korumak istediği kişilerin korunması, sosyal hayata uyumları, bazı
ekonomik ve kişilik hak ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesi bu kurumun her
yönden sağlıklı işleyişine ve gelişmesine bağlıdır. Dolayısıyla vesayet organları olan
vasi, vesayet makamı ve denetim makamının şekli olarak var olması tek başına vesayet
altındaki kişinin korunmasını sağlamaya yetmez. Belirtilen amaçları yerine
getirmedikleri takdirde bu organlar zamanla işlevsiz birer kurum haline
dönüşürler. Bu sebeple bu durum söz konusu organların her açıdan desteklenmesi ve
geliştirilmesini gerekli kılar.
Türk kanun koyucu 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanununu kabul etmiş ve 1 Ocak
2002 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Kanun vesayet alanında da bazı reformlar
yapmıştır. Bu reformlar kurumun işleyişine katkı sağlamış ve eski hukuk döneminde
oluşan boşlukları doldurmuştur. Bu düzenlemeler dikkate alındığında, vesayet altındaki
kişi ile vesayet organlarının adeta bütünleştiği görülmektedir. Vesayet organları,
vesayet altındaki kişinin zaaflarını tamamlar, kişiliğini korur, onun adına ekonomik ve
hukuki işlemlerde bulunur. Bunu yaparken de çıkarlarını gözetmek zorundadır.
Kısacası, küçüklerin sosyal hayata hazırlanması ve kısıtlıların haklarını kaybetmeden
yaşamalarının düzenlenmesi vesayet kurumlarının başarısına bağlıdır.
Anahtar Kelimeler: Vesayet , vasi, kısıtlama, vesayet makamı | en_US |