Majör depresif bozukluk tanısı alan hastalarda depresif belirti şiddeti, üstbilişler ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkiler
Citation
Eser, Begüm.(2020).Majör depresif bozukluk tanısı alan hastalarda depresif belirti şiddeti, üstbilişler ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkiler .Abstract
Bu tezin amacı, majör depresif bozukluk (MDB) ile üstbilişler ve obsesif
inanışlar arasındaki ilişkileri Türk örnekleminde incelemek ve üstbilişsel araştırmalara
Türkiye’den elde edilen veriler ile katkı sağlamaktır. Bunlara ek olarak, depresyonda
hangi üstbilişlerin ve obsesif inanışların yoğun olduğunu belirlemek de çalışmanın diğer
amaçlarını oluşturmaktadır. Bu amaçlara ulaşmak için, bu çalışma MDB tanısı alan 50
kişi ve kontrol katılımcı olan 45 kişi ile yapılmıştır. Klinik ve kontrol grupları
arasındaki farkları daha açık bir şekilde temsil etmesi amacıyla, klinik gruba depresyon
puanları 17’den yüksek olan bireyler alınmıştır. Araştırmaya dahil olan tüm
katılımcılara araştırmanın amacı hakkında genel bilgi verildikten sonra katılımcılar,
ilgili ölçme araçlarını doldurmuştur. Çalışmada, depresif belirtilerin şiddetini ölçmek
amacıyla Beck Depresyon Envanteri (BDE), obsesif inanışları belirlemek amacıyla
Obsesif İnanışlar Ölçeği (OİÖ-44), üstbilişleri değerlendirmek amacıyla Üstbiliş Ölçeği
(ÜBÖ) ve katılımcıların kişisel bilgilerini içeren Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır.
Teze ilişkin bulgular, 3 ana başlık altında incelenmiştir. Birinci bölümde, kullanılan
ölçme araçları ve alt ölçeklerinden alınan puanlar, kişisel bilgi formundan elde edilen
bazı özelliklere göre incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda, klinik gruptaki
katılımcıların depresyon süreleri ile ölçeklerden aldıkları puanlar arasında anlamlı
ilişkilerin olmadığı saptanmıştır. Ayrıca, klinik ve kontrol katılımcıların, ilgili ölçme
araçlarından aldıkları puanların cinsiyete göre farklılaşmadığı bulunmuştur. İkinci
bölümde, kullanılan ölçme araçları ve alt ölçeklerinden elde edilen puanların klinik ve
kontrol katılımcılar için farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin sonuçlar alt başlıklar
halinde verilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, klinik ve kontrol gruplardan elde
vii
edilen puanların tüm ölçekler ve bu ölçme araçlarının alt ölçekleri için farklılaştığı ve
klinik grupta daha yüksek olduğu bulunmuştur. Üçüncü ve son bölümde ise, depresyon
şiddeti, üstbilişsel faktörler ve obsesif inanışlar arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Elde
edilen verilere göre, tüm obsesif inanışlar ve tüm üstbilişsel inanışların depresif belirti
şiddeti ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Üstbilişsel inanışlardan biri olan bilişsel
güvensizlik ile obsesif inanış alanlarının hiçbiri arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır.
Diğer üstbilişsel inanış alanları ile tüm obsesif inanışların ilişkileri ise pozitif yönde
anlamlı bulunmuştur. Ayrıca, üstbilişsel inanışlardan olumlu inanışlar ile obsesif inanış
alanlarından düşüncelere verilen önem/düşüncelerin kontrolü arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır. Elde edilen bulgular, depresyonun üstbilişsel modeli ve klinik psikoloji
alanında ilgili literatür bulgularıyla uyumluluk göstermektedir. The aim of this thesis was to investigate the relationship between major
depressive disorder and metacognitions and obsessive beliefs in Turkish sample and to
contribute to the metacognitive research with data obtained from Turkey. In addition,
other objectives of the study are assigning metacognitions and obsessive belief domains
that play a role in depression. To achieve these goals, the study was conducted with 50
patients with major depressive disorder and 45 non-clinical subject. In order to more
clearly represent differences between clinical and non-clinical groups, individuals with
depression scores higher than 17 included in this study. After general information about
the purpose of the study was given to all participants, the participants completed the
related measurement tools. In this study, Beck Depression Inventory (BDI) was used to
measure the severity of depressive symptoms, Obsessive Beliefs Questionnaire (OBQ44) was used to determine obsessive beliefs, Metacognition questionnaire (MCQ-30)
was used to evaluate metacognitions and Personal Information Form was used which
included the personal information of the participants. The results about the thesis were
examined under three main headings. In the first part, the scores obtained from the
measurement instruments and subscales used in the study were examined according to
the characteristics obtained from the personal information form. As a result of the
analysis, there was no significant relationship between clinical and non-clinical
participants' age at onset and scores obtained from the scales. In addition, it was found
that the scores obtained from the scales of clinical and non-clinical participants did not
differ according to gender. In the second part, the results related to whether the scores
obtained from the scales and subscales used differ for the clinical and non-clinical
ix
participants are given as sub-headings. As a result of the analyzes, it was found that the
scores obtained from the clinical and non-clinical groups differed for all scales and
subscales. In the third and last chapter, the relationship between depression severity,
metacognitive factors and obsessive beliefs were examined. All obsessive beliefs and all
metacognitive beliefs were found to be related with depression. There was no
significant relationship between cognitive insecurity, one of the metacognition factors,
and none of the obsessive beliefs. In addition, there was no significant relationship
between positive beliefs, one of the metacognitive factors and the importance/control of
thoughts, which is one of the obsessive beliefs. The findings are compatible with the
related literature findings in the field of clinical psychology and metacognitive model of
depression.
Collections
- Tez Koleksiyonu [303]