Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorŞahin, Elmas
dc.date.accessioned2019-11-07T09:42:02Z
dc.date.available2019-11-07T09:42:02Z
dc.date.issued2015en_US
dc.identifier.citationŞahin, Elmas. (2015). FALL OF WOMEN IN BRITISH LITERATURE AND TURKISH LITERATURE OF 19TH CENTURY: A COMPARATIVE APPROACH, International Journal of Social Science, 31, 83-97.en_US
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12507/1141
dc.description.abstractFrom Adam and Eve to the present, woman having treated as a second sex in all over the world, has been doomed and blamed because of Eve's original sin developing as a kind of femme fatale, and described as a sinner creature. These kinds of Biblical and patriarchal points of view to female sex were reflected to the literary works as the Eve's daughters or 'angel' and 'monster' images to 'victimized women'. In both British literature of Victorian period and Turkish literature of Ottoman period of Nineteenth century fallen images of women had an importance place consciously or unconsciously in fictional works of British and Turkish writers such as Charles Dickens's Oliver Twist (1838), David Copperfield (1850), Elizabeth Gaskell's Mary Barton (1848), Mary Elizabeth Braddon's Lady Audley’s Secret (1862), William Makepeace Thackeray's Vanity Fair (1847-48); Charlotte Brontë's Jane Eyre (1847), Emily Brontë's Wuthering Heights (1847), Oscar Wilde's Salome (1891), Thomas Hardy's Tess of the d’Urbervilles (1889-1891), as for Turkish novel of the same age, Şemsettin Sami's Taaşşuk-i Talât ve Fıtnat (1872), Namık Kemal's Intibah (1876), Ahmet Mithat Efendi's Yeryüzünde Bir Melek (1879), Henüz On Yedi Yaşında (1881), Karnaval (1881), Dürdane Hanoum (1882), Fatma Aliye Hanım's Muhâzarât (1892), Nabizade Nazım's Zehra (1894-1896), Sami Paşazade Sezai's Sergüzeşt (1889), Halit Ziya Uşaklıgil's Aşk-ı Memnu (1900) In this study, the reasons and results that women were subordinate to men in reality and fiction in British and Turkish novels, , the social customs describing woman at home as angel or innocent; and woman outside as fallen or monster, both Victorian and Turkish societies' 'untouchable' virtues, by focused on Tess of the d’Urbervilles by Thomas Hardy and Zehra by Nabizade Nazım, are compared and contrasted in the light of literary works in terms of comparative literature theory and feminist literary criticism. Here I argue the fact that fallen woman as either angel or monster was a victim of patriarchal authority in the eyes of society of 19th century, referring to the femme fatales or fatal women represented in the novels.en_US
dc.description.abstractÂdem ve Havva'dan bugüne değin, tüm dünyada ikinci cins muamelesi ile karşılaşan kadın, hep günahkâr bir yaratık olarak görüldü ve yaygın bir anlayışla femme fatale (ölümcül yazgı)'nin birer türü olarak Havva'nın ilk günahından dolayı lanetlenip suçlandı. Dişi cinse bu tür bir İncilsel ve ataerkilsel bakış açıları birçok edebiyat metinlerine Havva'nın kızları, 'melek' ve 'canavar' imgeleri ile 'kurban kadınlar' olarak yansıtıldı. On dokuzuncu yüzyılın, hem Victoria dönemi İngiliz edebiyatında hem de Osmanlı dönemi Türk edebiyatında düşmüş kadın imgeleri, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde Charles Dickens'ın Oliver Twist (1838), David Copperfield (1850), Elizabeth Gaskell'in Mary Barton (1848), Mary Elizabeth Braddon'ın Lady Audley’s Secret (1862), William Makepeace Thackeray'nin Vanity Fair (1847-48); Charlotte Brontë'nin Jane Eyre (1847), Emily Brontë'nin Wuthering Heights (1847), Oscar Wilde'ın Salome (1891), Thomas Hardy'nin Tess of the d’Urbervilles (1889-1891); Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-i Talât ve Fıtnat (1872), Namık Kemal'in Intibah (1876), Ahmet Mithat Efendi'nin Yeryüzünde Bir Melek (1879), Henüz On Yedi Yaşında (1881), Karnaval (1881), Dürdane Hanoum (1882), Fatma Aliye Hanım'ın Muhâzarât (1892), Nabizade Nazım'ın Zehra (1894-1896), Sami Paşazade Sezai'nin Sergüzeşt (1889), Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu (1900) gibi İngiliz ve Türk yazarların eserlerinde önemli bir yer aldı. Bu çalışmada, kadınların gerçek yaşamda ve kurgu dünyasında erkek cinsi karşısında ikincilliğinin nedenleri ve sonuçları, evdeki kadını melek ya da masum; dışarıdaki (kamusal yaşamdaki) kadını ise düşmüş ya da canavar olarak tanımlayan gelenek ve görenekler, gerek Victoria gerekse de Türk toplumunun dokunulamaz değerleri, Thomas Hardy'nin Tess of the d’Urbervilles ile Nabizade Nazım'ın Zehra adlı romanlarına odaklı olarak karşılaştırmalı edebiyat kuramı ve feminist eleştiri kuramı bağlamında benzer ve farklılıklarıyla karşılaştırılacaktır. Burada, ister melek olsun isterse de canavar, düşmüş kadının 19. yüzyıl toplumunun gözlerinde ataerkil otoritenin birer kurbanı oldukları gerçeğini, bu iki romandan sunulan femme fatale (ölümcül yazgı) ya da ölümcül kadınlara göndermelerde bulunarak kanıtlamaya çalışıyorum.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherThe Journal of Academic Social Science Studiesen_US
dc.relation.isversionof10.9761/JASSS2652en_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectBritish Womanen_US
dc.subjectTurkish Womanen_US
dc.subjectOriginal Sinen_US
dc.subjectFallen Womenen_US
dc.subjectFemme Fatalen_US
dc.subjectİngiliz Kadınıen_US
dc.subjectTürk Kadınıen_US
dc.subjectİlk Günahen_US
dc.subjectDüşmüş Kadınen_US
dc.subjectÖlümcül Yazgıen_US
dc.subjectMelek/Canavaren_US
dc.titleFall of women in british literature and Turkish literature of 19th century: a comparative approachen_US
dc.title.alternative19. YÜZYIL İNGİLİZ EDEBİYATI VE TÜRK EDEBİYATI’NDA KADINLARIN DÜŞÜŞÜ: KARŞILAŞTIRMALI BİR YAKLAŞIMen_US
dc.typearticleen_US
dc.relation.journalInternational Journal of Social Scienceen_US
dc.contributor.departmentFen Edebiyat Fakültesien_US
dc.contributor.authorIDhttps://orcid.org/0000-0002-8509-1882en_US
dc.identifier.issue31en_US
dc.identifier.startpage83en_US
dc.identifier.endpage97en_US
dc.relation.publicationcategoryMakale - Uluslararası Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanıen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster