Diş hekimlerinde duygusal emek ile tükenmişlik ilişkisi: Adana örneği
Özet
İş hayatında beklenen şekilde davranmak için gerçekte hissedilen duygular sergilenmemekte, bu durum da bireyde duygular arasında çatışmaya ve duygusal uyumsuzluğun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu uyumsuzluk, birey için mesleki tükenmişlik gibi çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, diş hekimlerinin duygusal emek davranışı alt boyutları ile mesleki tükenmişlik ilişkisinin araştırılmasıdır. Adana ilinde özel sektör ve kamu sektöründe çalışan 87 diş hekimiyle gerçekleştirilen araştırmada rassal örneklem yöntemi kullanılmıştır; 4 bölüm ve 54 sorudan oluşan 2 ölçekli bir anket uygulanmıştır. Araştırmanın analizleri sonucunda, duygusal emek davranışının alt boyutları olan, duygusal talepler ve duygu düzenleme, duygusal uyumsuzluk ve incinme, organizasyonel gözetim ve izlenme ile mesleki tükenmişlik arasında orta düzeyli pozitif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki; organizasyonel destek ve koruyucu sistemler boyutu ile mesleki tükenmişlik arasında orta düzeyli neğatif yönlü istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. Müşteri hizmetlerinde aşırı iş yükü ve çatışma boyutu ile mesleki tükenmişlik arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir. Araştırmanın diğer bir sonucu olan, duygusal emek davranışı ve mesleki tükenmişliğin demografik değişkenlerle olan farklılaşma durumlarına bakıldığında; diş hekimlerinin duygusal emek davranışının demoğrafik değikenlerden medeni durum ve eğitim durumu değikenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği; cinsiyet, yaş, çalışma süresi, kurum türü, yapılan görev ve çalışma alanını paylaştıkları kişi sayısına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılılık göstermediği sonuçlarına ulaşılmıştır. Diş hekimlerinin mesleki tükenmişlik düzeylerinin demografik değişkenlere göre farklılaşması incelendiğinde ise; mesleki tükenmişlik düzeyinin cinsiyet, yaş ve çalışma süresi değişkenlerine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği; medeni durum, eğitim durumu, kurum türü, yapılan görev ve çalışma alanını paylaştıkları kişi sayısına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği gözlemlenmiştir. Acting in the expected way in business life and not showing emotions that are actually felt leads to conflict between emotions and emotional dissonance in the individual. This discrepancy can lead to various negative consequences for the individual, like occupational burnout. The aim of this study is to investigate the relationship between emotional labor behavior sub-dimensions of dentists and occupational burnout. In this study conducted with 87 dentists working in private sector and public sector in Adana province, random sampling method was used; A 2-scale questionnaire consisting of 4 sections and 54 questions was applied. As a result of the analysis of the research, there is a statistically significant moderate positive relationship between emotional demands and emotion regulation, emotional dissonance and injury, organizational surveillance and monitoring; which are sub-dimensions of emotional labor and occupational burnout. A statistically significant moderate negative relationship was found between the organizational support and protective systems dimension and occupational burnout. There was no statistically significant relationship between the excessive workload and conflict dimension and occupational burnout in customer services. Another result of the research is that the emotional labor behavior and occupational burnout are differentiated by demographic variables; it was found that the emotional labor behavior of dentists showed a statistically significant difference between marital status and educational status demographic variables; gender, age, working time, type of institution, task and field of study did not show statistically significant difference according to the number of people they shared. When the burnout levels of the dentists are examined according to the demographic variables; the level of occupational burnout showed a statistically significant difference in gender, age and years of service; it was observed that there was no statistically significant difference between marital status, educational status, institution type, duty and field of study.
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [301]