“Gülün adı ve benim adım kırmızı” adlı romanlara karşılaştırmalı bir yaklaşım
Özet
Özellikle son yıllarda dünya edebiyatına duyulan ilgi dolayısıyla kültürel çalışmaların da etkisi ile karşılaştırmalı edebiyat popüler bir disiplin olarak karşımıza çıkar. Günümüzde eleştiri ve kültürel çalışmalarla başa baş gitmeye başlayan karşılaştırmalı çalışmaların; ulusal edebiyatları uluslar arası boyutlara taşıyarak; gerek kuram ve gerekse uygulamada dünya edebiyatlarının bir noktada buluşmasına zemin hazırladıkları görülür. Bir eserin başka bir eser yada eserlerle ortak konu ve motif bağlamında benzer ve farklılıklarıyla mukayese edilmesi anlamına gelen ?Karşılaştırmalı edebiyat? terimi, her ne kadar 19. yüzyılda akademik bir disiplin olarak ortaya çıksa da, ?karşılaştırmalı? (comparative) teriminin çıkış noktasının, Platon ve Aristotales'in klasik çağı ile başladığını söylemek yanlış olmaz. Platon ve Aristotale'in şiir ile felsefeyi karşılaştırarak başladıkları karşılaştırmalı söylemler, Horace, Longinus, Dryden, Arnold; Sanctis, Goethe ve Cuiver ile gelişerek 20. yüzyılda akademik boyutta üst seviyeye ulaşır. Batıda Rene Wellek'in The Crisis of Comparative Literature; Concepts of Criticism (1963), C:L: Wrenn'in The Idea of Comparative Literature (1973), Rey Chow'un In the Name of Comparative Literature (1995) gibi eserlerle, bizde ise İnci Enginün'ün Mukayeseli Edebiyat (1992), Gürsel Aytaç'ın Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi (1997), Emel Kefeli'nin Karşılaştırmalı Edebiyat İncelemeleri (2000) ve Kamil Aydın'ın Karşılaştırmalı Edebiyat: Günümüz Postmodern Bağlamda Algılanışı (2008) adlı çalışmalar karşılaştırmalı edebiyat bilimine katkı sağlayan ilk kuramsal yaklaşımlardandır. Karşılaştırmalı edebiyat, 1950'lerden sonra postmodern edebiyatın da gelişmesiyle birlikte metinlerarasılık kavramıyla da adını sıkça duyurmaya başlar. Gerek dil gerekse tema ve teknik açılardan eş ya da art zamanlı benzerlikler; metinlerarası göndermeler, alıntılar, montajlar; benzer söylemler ve kaynak metnin yeniden yorumlanışı gibi etkileşimler karşılaştırmalı edebiyat bilimini yakından ilgilendirir. Bu bağlamda çağımız yazarlarından İtalyan yazarı Umberto Eco'nun Gülün Adı (1980) ile Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı (1998) adlı eserleri farklı coğrafyalarda edebiyat sahasına girmelerine karşın, içerik ve biçim bağlamında benzer noktalara sahiptirler ve karşılaştırmalı edebiyat için eş zamanlı bir örnek teşkil etmektedirler. Bu çalışmada Gülün Adı ile Benim Adım Kırmızı adlı eserler, metne odaklı inceleme metodu kullanılarak öz ve biçim açısından karşılaştırılacaktır. Her iki eser de, ortak tür, konu ve motifler dikkate alınarak; metinlerarası boyutta irdelenip; karşılaştırmalı edebiyat yönetimiyle benzer ve farklılıklarıyla çözümlenecektir Especially in recent years, in spite of interest in world literature, comparative literature also emerged as a popular discipline with the impact of cultural studies. Today, comparative studies started to go head to head by criticism and cultural studies, moving national literatures to the international dimensions, seems that it’s prepared ground for the meeting of world literature at one point in both theory and practice. A work by another work or works in the context of the common themes and motifs, the term "comparative literature" which means compared and contrasted by its similarities and differences, although it occurred in the 19th century as an academic discipline, the exit point of the concept "comparative" would not be wrong to say that it began with Plato and Aristotle’s classical era. While the comparative discourses Plato and Aristotale started by comparing poetry and philosophy, having developed with Horace, Longinus, Dryden, Arnold; Sanctis, Goethe and Cuiver, reached the peak in academic dimension in 20thcentury. In the west, the works such as Rene Wellek's The Crisis of Comparative Literature; Concepts of Criticism (1963), C: L: Wrenn's The Idea of Comparative Literature (1973), Rey Chow's In the Name of Comparative Literature (1995); and in our country, the studies such as İnci Enginün's Comparative Literature (1992), Gursel Aytaç’s Comparative Literature (1997), Emel Kefeli's Comparative Literature Studies (2000) and Kamil Aydın’s Comparative Literature: Perception In Today's Postmodern Context (2008) are the first theoretical approaches contributing to the science of comparative literature. After 1950s, Comparative literature together with the development of postmodern literature also begins to make its name with the concept of “intertextuality” very often. Some interactions such as diachronic and synchronic similarities, intertextual references, quotations, assemblies in terms of both language and theme and technical aspects; and similar approaches or re-interpretations of the original text are closely related to comparative literature. In this context, The novels of the Italian writer Umberto Eco's Name of the Rose, from author of our time, (1980) and Orhan Pamuk's My Name is Red (1998) from our modern writer enter to field of literature in different geographies, but have similar themes in the terms of the content and form, they are synchronic samples for comparative literature The works Name of the Rose and My Name is Red in this study, using the text-oriented analysis method will be compared in terms of essence and form. Both of these works, by considered similar species, subject matter and motifs, examined in intertextual size, will be resolved by their similarities and differences by the method of comparative literature