Çağ Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@ÇAĞ, Çağ Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Dede Korkut hikâyeleri’nde sıfat - ad birlikteliğine dayalı eşdizimler
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Teneke, Sibel
Dede Korkut Hikâyeleri, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Nazım ve nesrin iç içe geçtiği bir anlatım biçimiyle kaleme alınan bu eser, klasik Türk halk hikâyeciliğinin temel kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda, destan döneminden halk hikâyeciliğine geçişin önemli bir örneğidir. Orhan Şaik Gökyay’ın Dedem Korkut’un Kitabı adlı eserin Dresden nüshasında yer alan sıfat - ad birlikteliklerine dayalı söz varlığı incelenmiştir. Dedem Korkut’un Kitabı’nda yer alan 12 hikâye bu kapsamda değerlendirilmiştir. Halkın yaşam biçiminden beslenen bu anlatılarda, toplumsal değerlerin şekillendiği; ahenkli ve canlı bir toplum hayatının yansıtıldığı görülmektedir. Anlatılarda kullanılan ve kültürel dokuyu yansıtan söz varlığı, Türk dili açısından günümüzde de önemini korumaktadır. Bu hikâyelerde kültürel unsurları en iyi yansıtan sözcük türlerinden biri sıfatlardır. Dede Korkut Hikâyeleri’nde olay ve durumların betimlenmesine büyük önem verildiği için sıfatlara sıkça yer verilmiştir. Ayrıca bu çalışmada, hikâyelerdeki sıfat - ad birlikteliklerinin belirlenmesinde çağdaş bir yöntem olan eşdizim tekniğinden yararlanılmıştır. Eşdizim kavramı, dil araştırmalarında anlam biliminin bir parçası olarak; bir dilin söz varlığına yeni kavramlar kazandırma işlevi görmektedir. Özellikle tarihî dönem metinlerinin söz varlığını ortaya çıkarmak amacıyla yapılan eşdizim çalışmaları, bu bağlamda büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, söz konusu çalışmada Dede Korkut Hikâyeleri’nde kullanılan sıfatların işlevlerini belirlemek için eşdizim yöntemi temel alınmıştır.
Öğe
Marka bağımlılığını etkileyen unsurlar: üniversite öğrencileri üzerine nicel bir araştırma
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Mungan, Hasret
Günümüzde marka, yalnızca bir ürün ya da hizmetin tanımlayıcısı olmaktan çıkıp, tüketicilerin davranışlarını etkileyen güçlü bir unsur haline gelmiştir. Özellikle genç tüketiciler arasında marka algısı ve bağlılığı, satın alma kararlarını şekillendirmede önemli rol oynamaktadır. Bu araştırmanın temel amacı, üniversite öğrencilerinin cep telefonu marka bağımlılığına etki eden faktörleri incelemektir. Çalışmada, markanın tanınmışlığı, markaya duyulan inanç, üretici firmaya güven ve cep telefonu özelliklerinin marka bağımlılığı üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Çağ Üniversitesi’nde öğrenim gören hazırlık, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki toplam 412 öğrenci oluşturmuştur. Veriler, anket yöntemiyle toplanmış ve analiz sürecinde tanımlayıcı istatistikler, korelasyon ve regresyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma bulguları, öğrencilerin cep telefonu markalarına karşı yüksek düzeyde bağımlılık geliştirdiklerini ortaya koymuştur. Regresyon analizleri sonucunda, en güçlü yordayıcı değişkenin markaya duyulan inanç olduğu; bunu üretici firmaya güven ve markanın tanınmışlığının izlediği belirlenmiştir. Cep telefonu teknik özelliklerinin ise marka bağımlılığı üzerinde görece daha düşük düzeyde bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca değişkenler arasında pozitif ve anlamlı korelasyon ilişkileri saptanmıştır. Bu sonuçlar, cep telefonu marka bağımlılığının sadece ürün özelliklerinden değil, aynı zamanda markayla kurulan duygusal ve psikolojik bağlardan da etkilendiğini göstermektedir. Elde edilen bulgular doğrultusunda, firmaların tüketiciyle güven temelli ilişkiler geliştirmesi ve markaya yönelik olumlu algıyı güçlendirecek stratejilere yönelmesi önerilmektedir.
Öğe
Ortak çalışma ve paylaşımlı ofis alanlarına yönelik kullanıcı beklentileri ve memnuniyetinin keşfedilmesi
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Çeliker, Efsane
Bu çalışma, Adana ilinde faaliyet gösteren bir paylaşımlı ofis örneği olan Yazzane’de çalışan bireylerin bu çalışma modeline ilişkin deneyimlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın temel amacı, paylaşımlı ofislerde çalışan bireylerin kullanıcı beklentilerini, memnuniyet düzeylerini ve çalışma alışkanlıklarını nitel bir bakış açısıyla ortaya koymaktır. Nitel araştırma desenine uygun olarak yapılandırılan bu çalışmada, veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış ve veriler yüz yüze görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırma kapsamında, farklı sektörlerde faaliyet gösteren 22 katılımcı ile birebir görüşmeler gerçekleştirilmiş ve bu görüşmeler ses kaydı alınarak kayıt altına alınmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ve kategorik içerik analizi ile değerlendirilmiş ve Schuermann’ın (2014) ortak çalışma alanları boyutları temel alınarak temalar oluşturulmuştur. Katılımcı görüşleri doğrultusunda işbirlikçilik, açıklık, topluluk, sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik gibi boyutlar detaylı biçimde analiz edilmiştir.
Öğe
Lise son sınıf öğrencilerinde sınav kaygısını azaltmada emdr grup uygulamasının etkililiği
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Korkutata, Ahmet
Bu çalışma, lise son sınıf öğrencilerinde sınav kaygısını azaltmada EMDR Grup Uygulamasının etkililiğini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, Bingöl ilinde bir Anadolu Lisesi'nde öğrenim gören 12. sınıf öğrencileriyle gerçekleştirilmiş, yüksek ve çok yüksek sınav kaygısı düzeyine sahip 18 öğrenci (deney grubu: 9, kontrol grubu: 9) üzerinde yürütülmüştür. Deney grubuna, 5 oturumluk Grup EMDR müdahalesi uygulanırken, kontrol grubuna herhangi bir müdahale yapılmamıştır. Çalışmada, Westside Sınav Kaygısı Ölçeği ile ön test, ara test ve son test verileri ile bir ay sonraki takip verileri toplanmıştır. Ara test ve takip ölçümleri keşifsel amaçla değerlendirilmiş; birincil analiz olarak ön–son testlerine odaklanılmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda (Mann-Whitney U testi) ve bağımlı gruplar karşılaştırmalarında (Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi) elde edilen Z değerleri üzerinden, etki büyüklüğü (toplam örneklem büyüklüğü N olmak üzere) r = Z/√N formülüyle raporlanmıştır. Sonuçlar, Grup EMDR uygulanan öğrencilerde sınav kaygısı puanlarının ön test-son test karşılaştırmasında anlamlı düzeyde azaldığını (etki büyüklüğü: r = 0,64) göstermiştir. EMDR protokolü, Shapiro'nun Adaptif Bilgi İşleme Teorisi temel alınarak tasarlanmıştır. Araştırma, Grup EMDR'nin okul temelli müdahalelerde maliyet-etkin, pratik ve sosyal destek sağlayan bir yöntem olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle kaygının bilişsel-duygusal bileşenlerini hedef alması, bu yöntemi sınav kaygısıyla mücadelede öne çıkarmaktadır. Çalışma, Türkiye'de bu alanda yapılan ilk deneysel çalışmalardan biri olması nedeniyle literatüre önemli katkı sunmaktadır.
Öğe
Yetişkinlerde sosyal medya bağımlılığı ve reddedilme duyarlılığının sosyal anksiyete ile ilişkisi
(Çağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Dinç Yorulmaz, Hatice
Bireyin olumsuz değerlendirilme endişesiyle karakterize olan sosyal anksiyete, yüksek reddedilme duyarlılığına sahip bireylerde gözlemlenen bir durumdur. Bu bilişsel hassasiyet, yüz yüze sosyal etkileşimlerden kaçınma eğilimini pekiştirerek bireyi sanal ortamlara yöneltmekte ve bu durum sosyal medya bağımlılığı gelişimine zemin hazırlayabilmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, sosyal medya bağımlılığı ve reddedilme duyarlılığının sosyal anksiyete ile ilişkisini incelemektir. Araştıma Mersin ilinde yaşayan 18 yaş üstü 503 yetişkin birey ile yürütülmüştür. Bu araştırmada, verileri toplamak için Demografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği, Reddedilme Duyarlılığı Ölçeği ve Liebowitz Sosyal Kaygı Ölçeği ölçekleri uygulanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistik, bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve sürekli değişkenler arasındaki ilişki düzeylerini belirlemek için de Pearson korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgulara göre,sosyal medya bağımlılığı ile reddedilme duyarlılığı arasında düşük düzeyde, reddedilme duyarlılığı ile sosyal anksiyete arasında ise orta düzeyde pozitif ilişkiler olduğu görülmüştür. Regresyon analizi sonucunda, reddedilme duyarlılığının sosyal anksiyete düzeyini anlamlı şekilde yordadığı, sosyal medya bağımlılığının ise bağımlı değişkeni yordamadığı belirlenmiştir.